Çocukla Geziyorum

LAPLAND- 3.gün Husky Point, Rovaniemi

Husky Point

01 Şubat 2016 Pazartesi

Odamızın balkonu Lordi Meydanına bakıyor, gece ışıkları ve sabah aydınlığında karlı bir Rovaniemi’yi seyretmek güzel oluyor. Lordi, şu Eurovisin şarkı yarışmasında Finlandiya’ya birinciliği getiren aykırı makyajlı grup. Gece bulutlu olduğu için hiç ışıkları görmeyi denemiyoruz, uyuyup kalıyoruz. Sabah çok güzel pırıl pırıl güneşli bir güne uyanıyoruz. Husky PointDaha doğrusu o pırıl pırıl güneş biz kalkıp kahvaltıyı yapıp yola çıktıktan çok sonra ortaya çıkıyor.

Rehber kendi extra safari turu gündüz aydınlığına denk gelsin diye sabah erken kaldırıyor grubu. Bütün turda en önemli konu bu safarilermiş gibi davranıyor. Halbuki buzda balık avlamak adam başı 160 euro, gece safarisi ise adam başı 150 euro ve dört kişiyiz. Ne kadar cazip siz karar Husky Pointverin.

Kahvaltı klasik bir yabancı ülke kahvaltısı ekstra özelliği demleme çay oluşu. Yine de fark etmiyor çünkü tadı yok. Çay sadece renkli sıcak bir su. Somon elbette var, peynir, domuz şarküteri, meyva, yulaf gevreği çeşitleri v.s. Somon ve Ringa maalesef füme olarak değil, turşu gibi öldürülmüş olarak var bu nedenle bütün tabağı boşaltma eğilimi duymuyorum. Peynirlerinde tadı yok, genel olarak bir tat problemi var. Süt geyik sütü müdür nedir çünkü hiç inek görmediğimiz gibi adı bile telaffuz edilmiyor. Yumurtalarda inanılmaz tatsız, ne koku ne tat. Tuz da ortada olmayınca biraz tat katabilmek için deli gibi tuz arar oluyoruz.

Biz, apar topar zorla uyanıp, kahvaltıyı yapıp, üst üste elli bin tane kıyafet giyip, çoluk çocuk tam vaktinde aşağıda olduğumuz halde kimsenin zahmet edip saatinde geldiğini görmüyoruz. Turla gitmenin raconu umarsızlıkta sınır tanımayan insanların keyfini Husky Pointbeklemek için kendinden feragat etmendir.

Elli bin kıyafet konusu önemli çünkü güneşli güne sabah -2 ile başlıyoruz. İçimize içlik, polar ve üstümüze kayak pantolonlarını giyiyoruz. Köpekler için indiğimizde de bir gün önce safari için verilen özel tulumları geçiriyoruz hepsinin üstüne. Ama tüm dışarda olduğum süre boyunca eldivensiz olmama rağmen ellerim üşümüyor mesela. Kendi çorap, eldiven ve şapkalarımızı kullanıyoruz ancak bizimkilerin kayak ekipmanları olduğunu yani 2-3 saat dağda kalmaya dayanıklı yapıda olduklarını söylemeliyim.

Nihayet herkes 20 dakika kadar sonra lütfedince yola çıkıyoruz ve 20-25 dakikalık bir mesafeyle Husky Point adı verilen çiftliğe geliyoruz. Araba kiralayarak gelmek ve bulmak çok kolay bu arada. Gezilecek tüm yerler yakın mesafe ve tüm arabalar çivili tekerlek takmış olduğu için yollar Husky Pointkarla kaplı olsa da sorun yaşamıyorsunuz. http://www.huskypoint.fi

Köpekler ayrı ayrı kafes ortamlarında duruyorlar. Yaş gruplarına ve özelliklerine göre ayrılmışlar. Çoğunluk Husky’lerde elbet ama beş tane Alaskian Mammout cinsi daha tüylü kurt kırması köpekde var.

İnsanların ses ve kokusunu alınca hepsi pek bir heyecanlanıyor. Sabah senfonisi çok sesli. Husky POintKoku da alışık olmayana göre iddialı ama o kadar güzel hayvanlar ki ne soğuk ne bir şey, her şeyi unutuveriyorsunuz. Son derece cana yakın, sevimli ve gerçekten yakışıklılar. Hele mavi gözlü olanlar pek bir karizmatik. Biraz büyümüş yavrular ayrı, annelerinden süt emen aileler ayrı tutuluyor.

Genelde ikili olarak hepsinin ayrı bir kafesi var. Ama hepsi canlı ve mutlu görünüyor. Hayvanlara çok iyi bakılıyor çünkü bu coğrafyada önemliler. Kızak çekmek, yarışmak ve ticaretini yapmak için.

Bu çiftliğin sahibi önemli bir yarışçı, Aki. Burada hayvanlar hiçbir şekilde esaret ve kötü muameleye maruz değil. Öyle olsa koşamazlar. Yarış için yetiştirilen köpeklerden sadece sahibi sorumlu başka kimse elleyemiyor. Yarış, 1060 km ve en az 7 gün süren bir maraton. Finlandiya’nın kuzeyinde Husky Pointve Norveç’te yapılıyor. Daimi olarak mola yerlerinde veteriner kontrolünde oluyorlar. En ufak bir sorunda hayvanı hemen bakıma alıyorlar. Altı köpeğe kadar yarışa devam edebiliyor yarışçı ama daha az hayvan kalırsa eleniyor. Yarışanın da köpeklerinde muazzam bir navigasyon sistemine sahip olması gerekiyor çünkü çoğu zaman ilerledikleri yol görülmüyor, yer, gök sadece beyaz. Uygun yaşa gelen köpek yarış eğitimi alacaksa günde en az 7 kilometre koşmakla başlıyor. Yaz aylarında da atv leri çekerek çalışıyorlar. Bu coğrafya için önemli bir etkinlik bu yarışlar.

Bizim grup içinde bir kızak hazırlanmış ve dörtlü gruplar halinde biniyoruz. Sürücü kampın bir çalışanı. Bize siz süreceksiniz denmişti ama hayvanların coşkusunu görünce bunun imkansız olduğunu anlıyorum.

Bir kere çok hızlılar ve eğiticiden başkasını dinlemiyorlar. Durdukları zaman kapışmaya başlıyorlar çünkü sürekli koşmak istiyorlar. Durunca resmen ağlıyorlar veya uluyorlar. Koşarken bile birbiriyle kapışabiliyorlar. En iyi komut alan ve uysal köpekleri en öne Husky Pointkoymuşlar bu önemli çünkü durdurmak zor olabiliyor. Yönü onlar belirliyor. En arkada en kavgacılar ve en heyecanlılar var. Son derece güzel ve sağlıklı hayvanlar. Her biri bambaşka bir tip. Koşarken burunlarını kara sokuyorlar ya da dilleriyle karı yalayabiliyorlar. İnanılmaz bir deneyim oluyor bizim için. Onların heyecan ve coşkusu bize de bulaşıyor.

Görevli köpeklerin arasından iki yavru getiriyor. Beş haftalık mavi gözlü husky’ler grup tarafımızdan kapışılıyor. İnsanlara alıştırılmaları için özellikle yavruları çıkarıyorlarmış ama bir tanesi ilk kez uğradığı elden ele mıncıklanma olayını pek korkutucu bularak sürekli titriyor ve elime işiyor ama o kadar sevimli, o kadar güzel ki ona dokunmaktan başka bir şey düşünemiyorum.

Husky PointSon olarak Kato denilen ahşap kulübelerde ateş etrafında kahve ve blueberry suyu ikramı eşliğinde çiftliğin videosunu izliyoruz ve tüm bu yarışlarla köpekler hakkında bilgi ediniyoruz.

Rovaniemi’ye geri döndükten sonra Monte Rosa restoranda açık büfe öğlen yemeği alıyoruz grup olarak. Burası Rovaniemi’deki güzel restoranlardan biri ve dışarıdan da oldukça talep görüyor. Somon ve geyik etiyle sorununuz yoksa herkese Husky Pointhitap edebilir gel gör ki çocuklar için makul bir menüleri yok. Biz biraz salata, meze tarzı atıştırıyoruz ama geyik eti baygınsı tadıyla maalesef doymayı engelliyor.

Çıkışta mecbur çocuklarla yine Mc Donalds yolunu tutup tavuklu basit atıştırmalıklarla idare ettiriyoruz. Grubun geri kalanı Fish Safariye gidiyor. Açık alanda atv’ler ile gidilerek kamp ateşinde balık yada domuz sosis tarzı bir şeylerin yendiği bir aktivite. Çocukların atv kullanmaları zaten yasak. Ve açık alanda ne kadar tulumda giysen Çaka ile risk olacağını düşündüğümüz için ve daha önemlisi çok çok pahalı bulduğumuz için katılmıyoruz. Adam başı 160 Euro ya satılan bu extra tur dışarıdan satın alırsanız en az iki saat olmak üzere 60×2 =120 Euro .

Biz çocukları otele bırakıp belli başlı restoranları gezerek menülerine bakıyoruz ve alışveriş merkezlerini şöyle bir dolaşıyoruz. Üç ayrı avm tarzı bina ve birkaç tanede büyük DSC_0160mağaza var. Ancak yer alan mağazaların çoğu departman store tarzı bir yapılanma ve HM gibi marka kalitesi gösteriyor. Yani Türkiye’den gelip alınacak yegane şey daha çok hediyelik eşya mağazalarındaki çok güzel geyikli ıvır zıvırlar. Sami desenli objelerde oldukça fazlasıyla yer alıyor. Pahalıda olsa geyik postu her yerde bulunabiliyor. 18 euroluk küçük parçalarından bulmak ise bizim şansımız oluyor. Çaka’nın tişörtüyle bir Dodisky ( Husky Dodi ) ve ilave olarak bir Dodiinder ( geyik Dodi ) almayı da ihmal etmiyoruz tabii.

Tamamı Koskikatu caddesi üzerinde olan üç Avm, Rinne, Sampokesku ve Revontuli. Yakın mesafelerle yan yana ve fazla dolaşacak yada gezecek mağaza yok. Buna karşılık DSC_0163hediyelik eşya dükkanlarında çok hoşa giden pek çok şey bulunabilir.

Restoran konusundaki araştırmalarımız şu yönde; Nili Restoran ( www.nili.fi ) buranın en tanınmış ve her gelenin uğradığı Lapin mutfağını Avrupa’da hatta dünyada ( başka nerde olabilir ) en iyi yapan yer. Ayı etinden iki çeşit yemek ve geyik etinin iki farklı pişiriliş şekli tarzında bir menüleri var. Ve o kadar. Ne bir et, ne bir kanatlı. Somon standart söylemiyorum bile. Somon da genel olarak pataesle birlikte DSC_0162bir yemek halinde bulunuyor, sulu ve kremalısı çorba, az sulusu yemek. Bunları denemek için doğru ve ideal yer olabilir ama bizimkilerin yiyebileceği bir çeşitlilik değil tabii. Bu nedenle deneyemiyoruz.

Bir diğer gidilecek yer Monte Rosa, biraz daha seçenekli bir menüye sahip. Öğlen açık büfeyi tavsiye etmem mümkün değil ama akşam a la carte menü denenebilir. Ortam hoşa giden bir ambiyansa sahip.

Bunlardan başka Uzakdoğu ve Thai restoranları var. Hamburgerciler ve Subway var. İtalyan restoranları ve pizzacılar da bulunuyor. Koti pizza Helsinki’de de şubesi bulunan bir zincir. Daha hafif takılmak istenirse Kansankatu caddesinde Cafe 21 de ortam ve sunum olarak hoşa giden bir mekan.

Biz otele çok yakın Amarillo isimli Meksika restoranını deniyoruz ve çok memnun Rovaniemikalıyoruz. Etlerini oldukça lezzetli, porsiyonları doyurucu ve ikramları şık ve başarılı buluyoruz. www.amarillo.fi

Akşam -9 derecede fazla uzun olmamakla beraber bir müddet dışarıda içliksiz normal pantolonla dışarıda gezilebiliyor. Ancak soğuk hava insanı yoruyor ve uykusunu getiriyor. Havanın erken kararıyor olması da insanda bir kış uykusuna yatmalıyım rehaveti yaratıyor. Yoksa Finlandiya votkalarımı buna sebep???

Husky’ler bile sarışın…. Birileri de esmer olsun şu ülkede…. Somonlar ve sarışınlar ülkesi….

lapland-1-gun-helsinki

lapland-2-gun-rovaniemi

 

lapland-4-gun-kemi

lapland-5-gun-santa-claus-village-ren-geyigi-ciftligi-glas-igloos

 

Husky Point

 

Paylaşın: