Sait Halim Paşa Yalısı İstanbul’un Yeniköy semtinde konuşlanmış olan bir yalı. Rıhtımındaki iki arslan heykelinden dolayı “Arslanlı Yalı” ismiyle de anılan bina, neo-klasik tarzda inşa edilmiş olup, 19. yüzyılın son çeyreğine aittir. Üslubuna uygun olarak, daha sakin dış görünüşüne karşın, dekorasyonunda ağır arabesk unsurlar kullanıldığından, küçük bir Arap sarayını andırır. Yapı adını Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın dört oğlundan biri olan Prens Mehmet Abdülhalim Paşa’nın oğlu olan Sait Halim Paşa (1861-1921)’dan almıştır.
Yalının planında harem ve selamlık aynı çatı altında düşünülmüştür. Kuzeyde bulunan harem bölümüyle, güneyde bulunan selamlık bölümüne ahşap, camekânlı bölmelerle girilir.
Yalı 1876 yılında Mehmet Abdülhalim Paşa’nın mülkiyetine geçmiştir. Ancak o dönemde yalının harap halde olması ve istenilen büyüklükte olmaması nedeniyle Çanakkaleli mimar-kalfa Petraki Adamandidis’e bugünkü biçimiyle yeniden yaptırılmıştır. Abdülhalim Paşa’nın 1890 yılında vefatı sonrası, mülkü dokuz evladına kalmıştır. Sait Halim Paşa, kardeşlerine ait hisseleri satın alarak 1894 yılında yalının tamamına sahip olmuştur. Sait Halim Paşa öldüğünde ise vârislerine kalmıştır. Özellikle Arap müşterilere kiralanan yapıda, bir dönem Kral Faysal da kalmıştır.
1974 yılında tadilat gören yalı, 1980-1984 döneminde, Türkiye Anıt ve Çevre Koruma Vakfı tarafından büyük bir renovasyondan geçirilmiştir. Yalının bahçesi yaz aylarında restoran olarak işletilmiş, odalarının bir bölümü müze olarak düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra Başbakanlık yazlık konutu olarak da kullanılmış ve zaman zaman resmi toplantılar burada yapılmıştır.
Sait Halim Paşa Kimdir?
Sait Halim Paşa, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın dört oğlundan biri olan Mehmet Aldülhalim Paşa’nın oğludur. 1863 yılında Kahire’de doğmuştur. Sait Halim Paşa ilk ve orta tahsilini Kahire’de özel olarak yapmış, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca öğrenmiştir. Daha sonra İsviçre’de beş yıl siyasal bilgiler öğrenimi görmüştür.
Sait Halim Paşa (1863-1921), 11 Haziran 1913 – 14 Şubat 1917 tarihleri arasında, fiili gücün İttihat ve Terakki ve özellikle de Talat Paşa – Enver Paşa – Cemal Paşa üçlüsü elinde olduğu bir dönemde sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.
Kendisine, 1899′da murassa Mescîdî nişanı, 1900′de de Rumeli Beylerbeyi pâyesi verilmiştir.
1908′de ise bulunduğu Şûrâ-yı Devlet âzalığından kadro dışı bırakılmış, ancak aynı dönemde Belediye genel seçimlerinde Yeniköy dairesi reisliğine tayin olunmuştur.
Sait Halim Paşa 1912′de İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin genel sekreterliğine seçilmiş, Mahmut Şevket Paşa’nın sadrazamlığı sırasında 1913′de de Hariciye Nezareti’ne (Dışişleri Bakanlığı) atanmıştır. Mahmut Şevket Paşa’nın şehit edilmesinden sonra 1913′de Sadaret Kaymakamlığı’na (Başbakan yardımcılığı) vezirlik rütbesi ile getirilmiştir.
Sait Halim Paşa, 1913 Eylülünde, Bulgarlarla Edirne’nin Osmanlı devletine kalması ve Meriç nehri hudut olmak üzere sulh imzalanması hizmeti sebebi ile Padişah tarafından imtiyaz Nişanı ile onurlandırılmıştır.
Osmanlı Devleti 1914 yılında tarafsızlığının ihlal edilmesi nedeni ile I. Dünya Savaşına katıldığında Almanya sefiri Wangenheim ile ittifak anlaşması Yeniköy’de Sait Halim Paşa’nın yalısında imza edilmiştir.
1919 Mart ayında harp ilanı sırasındaki bazı kabine azaları ve Sait Halim Paşa tutuklanmış, Paşa, diğer milletvekilleri ile beraber tahliye olunduktan sonra Roma’ya gitmiştir.
6 Aralık 1921′de bir Salı günü akşamı araba ile evinin kapısına geldiği sırada Ermeni komitacısının silahlı saldırısına uğrayarak hayatını kaybetmiştir. Na’şı İstanbul’a getirilmiş ve 30 Aralık 1921 günü Yeniköy’deki yalısından alınarak büyük törenle Sultan Mahmut türbesinin bahçesine defnedilmiştir.
Sait Halim Paşa Yalısı
Yalının genel mimarisinde Mısır ve Fransız üslupları hakimdir. Dış yüzü ampir etkili, içerde eklektik derleme dekorasyonu ile eklemeli stil sergilemektedir. Planı geleneksel boğaz yalısı tipinde, orta sofa etrafında odalar ile çevrelenmiştir.
Rıhtımda harem ve selamlık yönlerine giden kapılar vardır. Bu kapılardan selamlık bahçesine açılanın önündeki iki aslan heykeli yüzünden yalı “Aslanlı yalı” olarak da anılmaktadır. (İstanbul Ansiklopedisi) aslan heykelleri hakkında Yeniköy’lü Nubar Horanyan şu bilgiyi verir, “Sait Halim Paşa kılıç kuşanınca hediye olarak İtalya’dan dişi aslan heykeli geldi. Paşa’nın ikinci kuşağında ise erkek aslan heykeli Almanya’dan hediye olarak gönderildi”.
Bahçenin kuzey ucunda minik bir deniz hamamı vardır. Üç yönden de denize girilebilinen hamam sonradan tahliye edilmiştir. Yalının ikinci katından, altından yol geçen, kafesli koru bağlantısı ise 1958’de cadde genişletilirken diğer istimlakler gibi yıktırılmıştır.
Boğaz yalı ve köşklerinin aldığı son şekil ampir-barok olarak değerlendirilir. Bu uygulamalar Sultan Abdülmecid zamanında başlamıştır ( 1839-1861) Daha sonra Sultan Abdülaziz ve Abdülhamit zamanlarında Batıya dönük bir eklektizm tesirini göstermiştir.
Yalının denizden geri çekilerek rıhtım üzerine inşa edilmesi, binanın dış mimarisi ve hacmi, çıkmaların ( cumbalar ) bulunmaması, cephelerin ve pencerelerin neo-klasik ( ampir ) üslubunda olması gibi karakteristikler, tamamıyla o devirde uygulanmış yeniliklerdir.
Kübik ve ağır mobilyalar, dekorasyonda kavisler çok nadirdir. Altın yaldızlı ahşap kaybolmuştur, bronz aplikli, özellikle, akaju ağacı rağbettedir. Yalının zemin katındaki kabul odasını Mısır–Arap tesirli düzen olarak ayrı tutmak gerekir.
Yalı’nın en otantik bölümlerinden olan Hamam’ın vitrayları, orijinalliklerini günümüze kadar korumuştur. Venedik odası için dekoratif obje ve mobilyalar Venedik’ten getirtilmiştir. Japon Odasına ise Japon İmparatorluğundan yollanan hediyeler yerleştirilmiştir.
4.65m x 7.76m boyutlarındaki ‘’Çölde Av Sahnesi ‘’ adlı tablo F.A.Clement tarafından 1865 yılında Mısır Choubrah’da yapılmış daha sonra Yalı’ya getirilmiştir.
Kaynak : http://www.saithalimpasa.com/