Cambridge eğitim üzerine var olan bir kasaba. İster okumaya, ister turistik amaçla ziyaret etmeye gelin, kasabanın merkezine girdiğiniz anda kırmızı tuğlalı gotik duvarlar arasından, sınıf, kitap, kağıt kısaca okul kokusu yayılıyor kırların yeşiline.
River Cam’in sakin görüntüsüne aksi düşen salkım söğütlerin püsküllü dalları sizi öyle bir etkisine alıyor ki, ister genç ister ileri yaşta olun bu kasabada, bu binalarda, kökleri birkaç yüzyıl eskiye salınmış eğitimin yapı taşları arasında, öğrenci olma isteğinizi bastıramıyorsunuz.
Elbette ne öğrenciler katı kurallarla çerçevelenmiş okul kıyafetleri giyiyorlar ne de hocalar özel gün ve törenler haricinde cübbelerini taşıyorlar ama etrafınızdaki koşuşturmacanın eğitim odaklı olduğunu, yazın ara sıra yağmurun çiseleri ile kesilen sıcağında bile hissedebiliyorsunuz.
Ellerinde pankartlarla kimi sağa kimi sola, kimisi bir başka yöne geçen hocalar, neredeyse hiçbirinin gözü hocada olmayan karışık milliyetli, karışık yaşlı, karışık cinsiyetli, dil okulu için gelmiş gençleri, çocukları, bu yaşlı kurumların tozları arasında dolaştırıp duruyorlar.
Cambridge’in asırlık eğitim kurumlarından başlıcaları, kapıdaki ziyaret saatleri doğrultusunda, az bir fiyata bilet alınarak gezilebiliyor. ( St.Johns College yetişkin 7 £ )İnformation ofisinden toplu turlar için bilet alabiliyor veya her an önünüze çıkan bir gencin sizi rehberli bir tura dahil etmesine kanabiliyorsunuz. ( King’s College+ Queen’s College dahil sabah turu 2 saat 18 £ )
Önemli bir not olarak, bu kolejleri gezerken bizim gibi çocuğunun saklamışsa göbeğini gömmek isteyenler olabilir diye yazıyorum; Kolejlerin orta avlularındaki çimlere basmak yasak olduğu için, River Cam tarafında arka bahçesi olan kolejleri seçmek bir tavsiyedir.
Cambridge Üniversitesi – Cambridge Üniversitesi’nde en eskisi Peterhouse ( 1284 ) ve en yenisi Robinson ( 1974 ) olmak üzere 31 tane kendi iç işlerinde bağımsız özerk kolej bulunuyor. İngilizce konuşulan dünyadaki en eski dördüncü üniversite ve 81 üyesi ile dünyada en çok Nobel ödülü almış kurum. Cambridge Üniversitesi, özellikle bilim adamı yetiştirmesi ile ünlü; Newton, Darwin, Stephen Hawking en tanınmışları.
Cambridge Üniversitesi, 1209 yılında yöneticiler ile aralarındaki bir anlaşmazlık nedeni ile Oxford’dan ayrılan akademisyenlerce kurulmuş. Üniversite kolej sistemi uyguluyor, yani her öğrenci bir kolejden kabul edilmek zorunda. Kolejler öğrencilere barınma, yeme içme ve sosyal imkan sunuyor. Her bir kolej, akademik ve sportif konularda sıkı bir rekabet halinde.
Turda edindiğim bilgiye göre üniversite yerli öğrenciler için 9000£, yabancı öğrencilere 18.000£. Üç yıl okuyup bitirince sadece Cambridge Üniversitesi mezunu oluyorsun ama önemli olan sonraki iki yıllık uzmanlık alanı ki öğrencilerin neredeyse yarısı bu uzmanlık sınavını geçemiyormuş.
Kolej binalarının hepsinin mimari planı, bir zamanlar bağlantılı olduğu dini kuruluşların tasarımlarına dayanıyor. Kolej binaları ‘’courts’’ avlu olarak bilinen meydancıkların etrafında diziliyor. Kolejin kapasite ve büyüklüğüne göre bir veya birkaç avlu sistemi bulunabiliyor.
River Cam’e yaslanan büyük ve zengin kolejlerde ‘’Backs’’ denilen geniş bahçeler var ve bunların karşı kıyıya okul binalarına bağlanan köprüleri ise kolejlerin kendisi kadar ün yapmış birer turistik ikon.
Her kolejin mutlaka avlusu, eğitim binaları, kütüphanesi, yemek salonu ( çoğu Harry Potter filmindeki gibi ) yatakhanesi, görünmeyen bir yerde kolej pub’ı, şapeli ve belki mezarlığı bulunuyor. Kolejlerin çoğu 14. Ve 15. yy.larda kurulmuş. Senate House; Üniversite törenlerinin yapıldığı bina. Bizzat bir öğretim üyeleri cübbeli tören geçişine tanık oluyoruz.
Peterhouse – Trumpington Street üzerinde ilk açılan kolej en küçüklerden biri. On Oxford’lu akademisyen tarafından kurularak Cambridge Üniversitesi’nin temelleri burada atılmış. Salonunda 1286’dan kalma eşyalar var.
King’s College – Kolej, kral VI.Henry tarafından 1441 yılında kurulmuş. Şapeli Cambridge’in karakteristik sembolü olmuş. En zengin ve en gösterişli kolej yapısı. Özellikle şapeli, geç dönem ortaçağ İngiliz mimarisinin önemli sembollerinden biri. Şapel, 70 yılda tamamlanmış, boyutlarını kral bizzat belirlemiş. Yirmi iki payandanın desteklediği tavan hayranlık uyandırıcı. VII.Henry tarafından taç ve Tudor gülü
sembolleri ilave edilmiş. Altar’da orijinal bir Rubens tablosu bulunuyor, 1634’te yapılmış ‘’Müneccim Kralların Tapınması’’ isimli tablo, 1961 yılında koleje bağışlanmış.
Kolejin ana girişi Market Place’e bakıyor ve bu nokta Cambridge temalı turların merkezi noktası. Ana kapıdan girince sağ tarafta şapel yer alıyor ancak girişi arka avludan. Avlunun tam ortasında VI.Henry’nin heykeli yer alıyor ve arkasında Gib’s Binası göze çarpıyor. Solda kalan yapılarda kendi içlerinde avlulu bir sistem ile yemek salonu, kütüphane bulunuyor. Arka avludan Claire College’e ve karşı kıyıdaki The Backs bahçelerine veya güney taraftaki Queen’s College’e ulaşılabiliyor.
St.John’S College – ( 1514 )( 5 £ giriş )
St.John’s Caddesi üzerindeki büyük kuleli bir kapıdan giriliyor. Kapı, üzerinde renkli armaları ile hayli ilgi çekici ve diğer kolejlerden farklı. İkinci büyük kolej. Büyük kısmı kraliçe Elisabeth döneminde yapılmış. Kapıdan girdikten sonra gittikçe küçülen üç avlu etrafında kurulu ve üçüncü avludan çıkılan sol tarafında çok geniş bir bahçesi bulunuyor. Nehrin karşısındaki The Backs bahçelerine ise Bridge of Sights ( Ahlar Köprüsü ) Venedik’teki köprüden esinlenerek yapılmış, Cambridge’in en çok ziyaret edilen noktalarından biri.
Trinity College – ( 1547 )
St.John’s College’in hemen yanında yer alıyor ve en büyük Cambridge koleji. VIII.Henry tarafından kurulmuş. Kolej üyesi Newton’un içeride gerçek boyutta bir heykeli yer alıyor. Kolejin arka tarafında ünlü mimar Christopher Wren tarafından tasarlanmış kütüphane bulunuyor. Kütüphane girişi ücretsiz.
Queen’s College – ( 1446 )( favori )
Kings Parade caddesinin arka tarafında kalıyor. Silver Street üzerinden saparak ana girişine ulaşabiliyorsunuz. 1448’de VI.Henry’nin eşi Anjou’lu Margaret ( red queen ) ve 1465’te ise IV.Edward’ın eşi Elisabeth Woodville tarafından finanse edildiği için adı Kraliçeler Koleji olmuş.
Özellikle 16.yy.ın ortasında revaklı avlunun tuğla kemerleri üzerine yapılmış yarı ahşap Başkan Galerisi ile dikkat çeken bir Tudor binaları koleksiyonu sergiler gibi. Ana avlu ve ismini Hollandalı bilginden alan Erasmus Tower, 15.yy.dan kalma.
Nehrin iki yakasına yerleşmiş kolej, vida ve somun kullanılmadan yapılmış ilginç Mathematical Bridge ile birleştirilmiş. İleriki yıllarda köprünün onarımında zoraki olarak vida kullanılmış.
Ufacık tefecik ama mutlaka görülmesi gereken, kadın elinin değdiği hissedilen bir kolej.
Corpus Christi Colege – ( 1352 )
Nehir kıyısında olmayıp King’s Parade yolu üzerinde bulunan en eski kolejlerden biri. Daha dar bir alanda yine aynı avlu sistemi ile kurulmuş. Diğer yapılara nazaran daha ‘’GHOSTLY’’ hayaletli bir görünüm arz etmesinde yanında bulunan eski mezarlık önemli bir etken. Parker Library’si görülmesi gereken yerlerden ama her zaman ziyarete açık değil ancak rehberli turlar eşliğinde ziyarete izin veriliyor.
Okul, yerel esnaf loncası tarafından eğitimin kilise ve soylulara ait bir imtiyaz olmadığını göstermek amacı ile kurulmuş. 14.yy.da tasarlandığı gibi korunmuş. Kolej, kulesi şehrin en eski binası olan St.Beneth’s kilisesine 15.yy dan kalma tuğla bir galeri ile bağlanıyor. Bazı özel gecelerde yemekhanesinde verilen yemeklere dışarıdan para ödeyerek katılabiliyorsunuz.
Kolejin bir başka önemli özelliği, King’s Parade ile Benet Street köşesinde yer alan Corpus Clock’a sahip olması. Tasarımı okulun öğrencisi olan Stephan Hawking’e ait olan saatte, bir yaratık zamanı yiyor.
Magdalene College – ( 1482 )
Bridge Street üzerinde yer alıyor ve tamamen tuğla mimarisi ile diğer kolej yapılarında ayrılıyor. Samuel Peppy’s ünlü öğrencilerinden, öldüğünde büyük kütüphanesini koleje bağışlamış. 12 kitaplıkta 3000 den fazla kitap bulunuyor.
Magdalene College Cambridge’deki son erkek koleji, 1987’ye kadar kız öğrenci almamış.
Kolejler ve kolejleri oluşturan hepsi birbirinden hem farklı hem aynı binalar Cambridge’in ilk görülmesi gereken ziyaret noktalarını oluşturuyorlar. Kolej binalarının her birini ayrı ayrı içinden gezmenin dışında, River Cam üzerinde Punting yaparak da en azından kıyısı olanları kısmen görme imkanı bulabiliyorsunuz.