CAMBRİDGE – CAMBRİDGE’DE YAŞAM

By Behiye Işın on Nisan 27, 2015

Özel

Kendimi İngilizce biliyor sanırken, İngilizceyi katletmiş olmaktan dolayı büyük bir utanç duydum. Zorlanınca önce saçmalamaya başlıyorsunuz, sonra saçmaladığınızı fark ediyorsunuz. Ancak ondan sonra düzelme ve gelişme başlayabiliyor. Allahtan ki İngilizler yalan yanlış gramerle konuşmaya çalışanlara artık alışmışlar. Ancak kesinlikle anladım ki önce dinlemeyi öğrenmek gerek.
Cambridge gezim boyunca bisiklet kiralamaktan vazgeçiyorum çünkü araç trafiğinden fazla, bisikletli, yaya, bebek arabalı ve köpekli insan trafiği var. Ters yol şeritleri, insan güruhu, bilmediğim yol güzergâhı, çaldırma stresi ve etrafa aval aval bakma isteği birleşince, yürümek daha pratik ve zayıflama odaklı geliyor. Böyle olunca da ilk haftanın heyecanıyla hayatımda hiç olmadığı kadar çok yoruluyorum. Ama sonraki haftalarda alışan ayaklarım sayesinde günde en az dört saat kadar rahatça yürüdüğüm oldu.
Kaldığım yaklaşık üç hafta boyunca hiçbir şekilde karşıdan karşıya geçerken ilk önce doğru istikamete bakamadığımı hatırlatmak isterim.
Gezmek için uzun zamanın olması, bugün değilse yarın olmazsa mutlaka öbür gün rahatlığı, bulunduğun mekana yarı aitken aynı zamanda hiçbir sorumluluk taşımamak, başka kültürleri başka insanların yaşamlarını oralı olarak tanımayı denemek, insanın hayatı boyunca mutlaka yaşamasını tavsiye edeceğim bir deneyim. İçe açılan muhteşem bir özgürlük ve yüklerinden kurtulmanın sağladığı muazzam bir hafifleme hissi veriyor.

Genel

İngilizler çok kötü giyiniyor. Rahatlık ve pratiklik ön planda. Renk, ahenk, moda, güncellik gibi kavramlar yok. Ne bulursam ve ne ucuzsa tarzı hakim. Çok şık ve havalı olmak gerekmiyor hatta göze batıyorsunuz.
Bulut gördüğünüz an bilin ki yağmur yağacak demek. Şaşmıyor, hatta yerel meteoroloji yağmurun başlayacağı saati bile kesin söylüyor.
Durup durup yağan yağmurda insanı biraz sersemletiyor, ne giymeniz gerektiğine karar veremiyorsunuz. En iyisi üst üste giyilebilen şeyler ve mutlaka bir yağmurluk.
İnformation ofisinden şehir ile ilgili çeşitli turlara katılmak üzere bilet alabiliyorsunuz. Ben ‘’Guided Walking Tour’’ aldım. Ana merkezi ve Queens College ile Kings College Chapel’ i gezdiriyor. Anlamak çok zor değil, sadece İngiliz tarihine girince biraz yabancı kalıyorsunuz.
Britanya genelinde otobüs biletlerini gidiş dönüş alırsanız, neredeyse tek yön fiyatına geliyor yani tek yön alıp sonra dönüş alırım demek çok pahalıya patlıyor ( bizzat yaşanmıştır )

Telefon

Telefon Türk hatları ile elbette çok pahalı. Yerli hat almak gerekiyor. Süreli yani aylık ya da ücrete göre kampanyalar var. Ancak hiçbir şekilde size bir üst kampanya daha mı iyi bilgi vermiyorlar, siz sormalısınız. Örneğin 10 sterlin bir aylık kampanya aldık ama 15 sterlin’lik olanın mesaj + karşılıklı bedava konuşma hakkı da varmış.
Cambridge merkezde telefon hattı satan yer aramaktan canımız çıktı. Havaalanında satılan Lyca’ ları burada ancak markette buluyorsunuz ki onu da kimse yüklemiyor.EE Star’ dan sadece kart almak istiyorum demek yeterli imiş meğerse. Biz 10 pound-1 GB 400 sms 100 dk konuşma aldık ama 15 poundluk daha karlı.

YEMEK – RESTORAN

Thomson’s Lane caddesindeki La Mimosa Restoran İtalyan mutfağı, pizza denedik, fena değildi, özellikle bahçesi River Cam manzaralı olduğu için tercih ediliyor.
Restoranların bazılarında hesabı garsona değil, kalkıp kasaya ödüyorsun.
Pub’ların zaten neredeyse tamamı self servis, gelip bara sipariş veriyorsun ve masa numarasını söylüyorsun ama içkileri her halukarda sen alıp taşıyorsun. ‘’Traditional pub’’ ile kasıt bu birazda.
Eagle Bar, Cambridge’in en eski pub’ı. Benet Street üzerinde, Corpus Christi College’in saatinin gerisinde. Turistik olarak görülmesi gereken bir mekan.
Jamie’s İtalian, Benet Street’in devamı olan Wheeler Street’in köşesinde. Oldukça başarılı ancak porsiyonlar çok küçük. Mekan güzel bir Roma hamamını andırıyor. Ya az yiyip aç kalıyorsun ya da doyayım dersen iyi bir para ödüyorsun. Türkiye’de neden pek tutmadığı belli.
Jamie’s İtalian pizza tarafında, pizzalar makul fiyata ama kesinlikle bir şeye benzemiyor.
Meydandaki St.Mary’s çan kulesinin karşısındaki Auntie’s Tea Room Cambridge’in en eski çay evi. İsterseniz Creamery Tea de alabiliyorsunuz yani çayın yanında tereyağ, reçel ve muffin getiriyorlar. Burası, turistik konum ve etrafı seyretmek açısından güzel ama asıl beş çayı Green Street’teki Harriets çay evinde. Special Afternoon Tea alırsanız çayın yanında çay servis tabağı geliyor ve Şahane pastalara doymak mümkün olmuyor. Ama çay blend’leri çok iyi değil. ( www.harrietscafetearooms.co.uk )
Chesterton Road üzerinde The River House Pub, nehir kenarında önünden geçen kürek çekenleri seyretmek için keyifli bir ortam. Ucuzluk, servisi kendinizin yapmasında. Pims favori içkimiz, gazozlu yada kolalı. Peach Cider’da buradaki Pub’larda çok tutuluyor.
Öğlenleri önünde daimi kuyruk olan Bill’s. Cambridge’in en havalı mekanı. Önden gelen başlangıç ‘’meze’’ adında ve bayağı iyi. Humus, muhammara ve tuzsuz güzel zeytinler ile ‘’foccacia’’ ekmeği geliyor. Ana yemekleri de dikkatli seçmek gerek.( www.bills-website.co.uk )

MİMARİ

Evler küçük, iki katlı. Önde bir giriş bahçesi ile arkada geniş arka bahçe var. İstisnasız hepsi zemin kattan cumba sisteminde. Alt katta salon, üst katta yatak odası. Mutfaklar genelde arka bahçeye bakıyor ve böyle olanların çoğunu da arkada ilave imalatlar ile genişletmişler. Ancak ön cepheler tamamen aynı nizam ve tarzda, arkalardaki ilave imalatları ancak yüksek bir yerden konut adalarına bakınca anlayabiliyorsunuz.

TRAFİK – Bisiklet

Kaldırımların alçak, yol şeritlerinin dar ve taşıtların az oluşu, insanı duraksamadan karşıdan karşıya geçmeye teşvik ediyor. Araba geliyor mu diye bakmak aklınıza gelince de gayri ihtiyari olarak ters tarafa bakıyorsunuz.
Yolların çoğunda trafik butonları var, karşıya geçmek istediğiniz zaman butona basarak yayaya yeşil yanmasını beklemeniz gerekiyor.
Arabalar genelde ufak. Araç trafiğinden fazla bisikletli trafiği var.
Bisiklet kiralamak iyi bir sürücü iseniz en pratik yol. Çünkü araç trafiğinin ters yönden işlediğini unutmamak gerek. Bisiklete bineyim derken ne tarafa bakacağınızı şaşırmamalısınız.
Bisiklet yolları ve bisiklet kullanma kuralları var. Örneğin döneceğiniz taraf için işaret vermek üzere kolunuzu kaldırıyorsunuz.
Kiralama firmaları merkezde rastlanan bisikletçiler değil, onlar genelde tamirci ve satıcı oluyor. Hafifçe şehir çeperinin dışında kiralama yerleri var.
Bisiklet konusunda önemli kural park edince mutlaka bir yere kilitlemek ve ışıkları ile flaşörleri çıkararak yanınıza almak çünkü hemen çalınıyormuş. Takmayınca da polis ceza yazıyormuş.
Her yaştan insanın bisikleti var. 80-90’lı yaşlardaki insanlarda bisiklete biniyor. Ebeveynler çok küçük yaşta çocukların bisiklete alışmasını teşvik ediyorlar ve trafik kurallarını öğretiyorlar. Demek ki her şey eğitim ile başlıyor.