Çocukla Geziyorum

STRASBOURG – 4.gün EUROPAPARK

03 Ocak 2009 Cumartesi

Kahvaltımız ve kahvaltı mekanı o kadar keyifli ki, ikinci sabah da sütlü çırpılmış yumurta isteyip, bu seferde sahanda yumurta yemiş olmama aldırmamaya çalışıyorum.

Oteli, yılbaşı için kibarca süslemişler. Başka çam süsleyen ortamlarda rastlamadığım şekilde, çam ağacını süslemek için, çok beğendiğim yapma narları kullanmışlar. Geldiğimizden beri bayıldığım bu narları, hatıra olarak almak niyeti ile yanıp tutuşuyor olsamda, ikinci keredir bir sütlü yumurtayı anlatamayınca, otelin süsü olan basit bir yapma narı neden almak istediğimi hiçbir şekilde izah edemem diye düşünerek, bildiğimiz yoldan davranmaya ve insanlarıda yaşadıkları huzur ortamında böylesi ne yapacaklarını şaşıracakları bir soru ile panikletmemeye karar veriyorum.Ve bir adet narı hatıra olması amacı ile çalıyorum.

Çocuklara kötü örnek olduğumuzun farkındayım ama, Avrupalı’larda bu derece tuhaflık mertebesinde anlayışsız olmasalar. Her şey o kadar düzenli, sistemli ve kalıplar içinde tariflenmiş ki, asla ama asla dışına çıkamıyorlar, çıkmalarını gerektirecek bir durumda olmuyor zaten. Bizim gibi kuralsız, tanımsız ve her yola gelen insanların yaratabileceği durum değişikliği, onları ciddi olarak panikletiyor ve korkutuyor.

Bugün amacımız, Almanya sınırında bulunan EUROPAPARK‘a gitmek. Yüksek sezonda, Strasbourg‘dan direk götüren, parkın kendi otobüsleri var ama kapanmasına bir hafta kala bu olasılık bizim için eleniyor.

Tren Garına gidip, Europapark‘a nasıl gideceğimizi soruyoruz. Çalışanlar arasında bir heyecan dalgası esiyor. Strasbourg‘dan, Europapark‘ın en yakın noktası olan Almanya’nın Offenburg kentine giden direk tren hattının güzergahında bakım çalışması olduğu için bu hat kapalı imiş. Bizim şansımız. Alternatif güzergaha kalıyoruz.

Zeka seviyelerinden endişe duyduğumuz Strasbourg‘lulara güvenmektense, gitmemenin daha doğru olacağı konusunu tartışırken, Europapark‘ın adını duyan çocuklar konuya müdahil oluyorlar. Gitmek konusunda tatlı-ekşi bir ısrara giriyorlar ne ile karşı karşıya olduklarını bilmedikleri halde ve artık gitmekten başka çaremiz kalmıyor.

Tren yolu alternatifi ile Offenburg‘a direk gitmek ve oradan aktarma yapmak en kısa ve emin yol. Araba kiralamak da kolay bir çözüm ama, bu alternatife göre hazırlıklı değiliz, ehliyetlerimizin Avrupada kullanma iznini gelmeden yaptırmadık. Geriye tek yol olarak, tarifi aldığımız şekilde 5 vesait değiştirerek gitmek kalıyor.

Aktarma noktalarının adlarını ve Almanya’ya kadar olan biletleri alıyoruz. Garın önünden D tramvayına binip, şehrin haritalarda gösterilen bölümünün dışına çıkarak, Jean Jaures tramvay istasyonunda iniyoruz. Kısa bir bekleme ile 21 numaralı otobüs geliyor ve yaklaşık 2 durak ilerde olan, Almanya’nın Kehl kasabasının merkez garında inmemizi sağlıyor. Şehir otobüs hattı, iki ülke arasında çalışıyor, inanılır gibi değil. Kendi ülkemizin komşularını ve mayınlı sınır arazilerini düşünüyorum.

Kehl‘den, Offenburg’a ulaşmak için, bilet almaya çalıştığımız ve hızı ile Türk olduğunu tahmin ettiğimiz, yaka kartındada adının Serpil olduğu yazan görevli kız, bize çok yardımcı oluyor. Treni çok beklemek yerine, önerdiği şekilde otobüs ile yarım saatlik bir yolculukla Offenburg‘a ulaşıyoruz. Buradan tekrar tren ile bir durak sonraki Ossweir istasyonunda iniyoruz ve tam anlamı ile kuş uçmaz kervan geçmez bir tren istasyonunun, daha da beter ıssız otobüs durağında, bizi Europapark‘a götürecek otobüsün gelmesini bekliyoruz.
Nasıl bulaştık böyle bir maceraya diye düşünmemek elde değil, hele ki sıcaklığın -3 derece olduğunu gördükten sonra.

Tabiki şaşırtıcı bir şekilde otobüs belirtilen saatte geliyor.Bizi sayfiye yerleşimi tarzı Rust adlı hoş bir kasabanın içinde dolaştırdıktan sonra girişin 200 m. yanında indiriyor.

EUROPA PARK (  http://www.europapark.de/ ), Eurodisney mantığı ile oluşturulmuş, ancak tema olarak Avrupa’nın çeşitli ülkelerinin özellikleri vurgulayan bir eğlence parkı. Eurodisney‘e göre daha küçük. Parkın içinde konaklamak amaçlı oteller var ki, bu tür parklarda gerçekten eğlenmek ve tadına varmak için en iyi yol bir gece konaklamalı gelmek.

Parka girince geldiğimiz zahmetli yolu unutuyoruz ama soğuğu unutmak mümkün değil. Hava artık -6 derece .Çocuklar için havanın bir önemi yok, sadece eğlence yeterli görünüyor.

Oyunlar küçük yaş grubu çocuklara yönelik olarak da oluşturulmuş, o yüzden küçük çocuklu ailelerinde çok keyif alabileceği bir ortam. Fazla tehlikeli, heyecanlı ve atraksiyonlu maceraperest oyunlar yok. Kış olmasından dolayı, kış sporları ile ilgili oyunlar ağırlıklı.

Almanya, İtalya, Fransa, İsviçre, Yunanistan, İngiltere, Rusya, Hollanda, İskandinavya , Avusturya, Portekiz ve İspanya adı altında bölgeler oluşturulmuş ve bu ülkeleri mecazi olarak ifade edebilecek oyunlar seçilmiş. Mesela Rusya’da, uzay füzesi veya Avusturya ‘da Tyrol’leri gezen dağ treni ya da Fransa’da Geode küresi yer alıyor. Bu bölgeler haricinde, L’Univers des Enfants ( Çocukların Evreni ), L’Univers de l’aventure (Macera Evreni ) ve her çeşit çikolatanın satıldığı Chocoland var. Birçok kapalı pavilyonda da, ayrıca başka oyunlar veya showlar yer alıyor. Alanın çok büyük olmaması çabuk ulaşmayı ve fazla yorulmamayı sağlıyor.

Kapalı bir yere girip yemek yiyerek vakit kaybetmek istemediğimiz için soğuk iyice içimize işliyor. Sıcak şarap içmekten hafif çakır keyif oluyoruz.

Yılbaşı nedeni ile parkı ayrıca özel olarak süslemişler. Zaten ağaçlık bir yer olmasına rağmen, kesilmiş çamları toprağa daldırmak şeklinde ilave ağaçlar yerleştirmişler. Yılbaşında çamları kesme mantığını bizim anlamamız mümkün değil. Hava kararmaya başlayınca, yılbaşı süsleri ile ışıklandırılmış park, çok güzel bir görüntü oluşturuyor. İnsanın içi bile ışıldıyor.

18.30 park kapanıyor. Çıkmadan önce açlıktan ölmemek için, bir türlü yemeye cesaret edemediğimiz heryerde satılan sosislerin haricinde, bir hamburgerci buluyoruz. Şansımıza Konyalı olan hamburgerciden, domuz eti olmadığına emin olduğumuz hamburgerler alarak, yiye yiye, otobüsten indiğimiz noktaya geliyoruz.

Acı bir gerçek yüzümüze çarpıyor. Son otobüsün kalkış saati yarım saat önce. Parktaki o kadar insan bir anda nereye kayboluyor farkına bile varamamışız. En kötü ihtimal, tabii yer bulabilirsek, otellerin birinde kalmak diye düşünüyoruz ve bu sayede pasaportlarında yanımızda olmadığını farkediyoruz. Pasaportlar Fransa’da, biz Almanya’dayız. Bulunduğumuz noktadan, bırakın taksiyi bir kedi bile geçmiyor. Almanlar İngilizce bilmiyor, bizde de kimse Almanca bilmiyor. Hava da -6 derece. Korku filmi gibi.

Biraz yürüyünce açık bir pizza dükkanı görüyoruz. Bir umutla medet umduğumuz sahibi İngilizce bilmiyor, Fransa burunlarının dibi olduğu halde Fransızca’da bilmiyor. Hangi milletten olduğunu sorunca İtalyan olduğunu öğreniyoruz. Okul yıllarında devam etiğim İtalyanca kursundan hatırladığım kadarı ile İtalyanca olarak tren istasyonuna nasıl gidebileceğimizi soruyorum. İtalyanca konuşmayı özlemiş olmalı ki bir anda susmamacasına İtalyanca konuşmaya başlıyor. Yakaladığım kadarını tek kelimelik onay kalıpları kullanarak cevaplıyabiliyorum. Bizi tren istasyonuna götürecek bir shuttle yani korsan taksi çağırıyor. Demek sadece bizde değilmiş bu korsan meselesi.

Ulaştığımız zaman, o kuş uçmaz kervan geçmez tren istasyonu gözümüze büyülü bir kurtarıcı gibi görünüyor. Tren ile Offenburg‘a ulaşıp, yine son otobüs seferini kaçırmış olduğumuzdan – demek kırsal bölgelerde hava kararınca otobüsler devreden çıkıyor – başka bir tren hattı ile Kehl‘e gidecek treni beklemek üzere yakındaki bir kafeye giriyoruz. Tamamen Alman’a benzeyen Tunceli’li sahibi ile sohbet etmek yaşadığımız stresi biraz hafifletiyor. Adım başı Türk’e rastlayınca insan sanıyorki Türkiye’de kimse kalmadı. Halbuki kat be kat fazlası var ve hızla da çoğalıyorlar. Şimdiden istila etmiş olduğumuz Avrupa’ya daha fazla Türk gelmesinden korkarlar tabii.

Kehl‘e ulaştığımızda , Allahtan ki Strasbourg‘a geçen son otobüsü yakalıyoruz. Yoksa global dünyanın sınırsızlığını bir de yürüyerek hissetmek zorunda kalacaktık.

İstanbul’a dönünce vızır vızır dolaşan taksicilerden birini öpmeye karar veriyorum…

strasbourg-aralik-2008-09

strasbourg-1-gun-yilbasi

strasbourg-2-gun-noelin-baskenti

strasbourg-3-gun-colmar

 

strasbourg-5-gun-petite-france-donus

www.europapark.de

Paylaşın: