Çocukla Geziyorum

VAL D’ISERE – 7.gün TİGNES

03 Şubat Pazartesi 2014

Tignes, La Folie Douce, Le 1789 Restaurant

tignesSon günümüzde hava pırıl pırıl, pistler adeta gel kay diye yalvarıyor ama illaki görmek istediğimiz Tignes, hava şartlarından korkumuza son günümüze kalmış durumda. Git gel bir hesap yapınca kaymak konusunu feda etmek gerektiği ortaya çıkıyor. Artık bir dahaki sefere diyerek kayaklarımıza veda ediyoruz.

Bütün stres kar lastiği olan araba alamamış olmamızdan kaynaklanıyor. Öğlen sıcağında gidip gelmek, herhangi bir kar tutma-yağma olasılığına kalmamak amaç, yoksa yol yarım saatten az.

tignesVal d’Isère boğazından aşağı inince Chevril baraj gölünün bitiminde Tignes sapağı bulunuyor. Baraj gölünün üstünden barajı oluşturan duvardan geçiyoruz yol olarak. Barajın dışında, gölün alt kotlarında, Tignes 1800 yerleşimi bulunuyor. 1800’deki küçük köyden de, 1550 Tignes-Les Brevieres yerleşiminden de teleferik bağlantısı ile pistlerin bir kısmına ulaşılabiliyor. Aynı Val d’Isère’deki gibi ücretsiz otobüs seferleri de var. Bu pistten piste, pisten kasabaya ulaşma meselesi bir çeşit dağların metro ağı gibi. Alt kotlardaki küçük yerleşimler daha ucuz konaklama imkanı sunuyor.

tignesKısa bir mesafe tırmanarak Val d’Isère’den daha yüksek bir kota, Tignes 2100 mt.ye geliyoruz. Merkez nokta olan Tignes Le Lavachet meydanındaki otoparka giriyoruz. Otoparkın üstü, Tignes pistlerinin merkez noktası.

Geniş, güzel , düzlük bir alan. Kalabalığı daha ziyade genç öğrenci grupları oluşturuyor, liseliler, üniversiteliler ve bir grupta çocuklu aileler. Val d’Isère’e göre daha ekonomik olan konaklama imkanları ile Tignes, pek çok kişi için daha cazip

tignesOrta noktada yer alan Tovière teleferiği ile bizim otele inen pistlere ulaşılabiliyor. Tignes pistlerine bakan Promenade de Tovière caddesi boyunca  yine ahşap cepheli ama Val d’Isère’e göre daha yüksekçe 5-6 katlı oteller sıralanmış, öndeki grubun alt katındaki kafeler, oturup pistlerin hareketini seyretmek için eğlenceli bir nokta.

Çıplak yüzeyli dağların ortasındaki bu çanak, az ve derli toplu yerleşimi ile dinlendirici bir etki yapıyor genç insan kalabalığı olmasına rağmen. Sakin ve sessiz görünümde,  bir kar tarlası sandığımız donmuş gölünde etkisi var, nitekim göl olduğunu ancak geçtikten sonra tignesanlıyoruz.

Le Lavachet durağından daha ileri gitmek için şehir içinde servis veren bedava otobüslere biniyoruz. Otobüs gölün kavisine uygun olarak inşa edilmiş 11 katlı, 9 katı otel, alt katı kongre merkezi, sinema ve AVM olan birbirine bitişik yapılar bloğunu takip ederek gölün etrafını dolaşıyor. İlerledikçe yapılar sadeleşerek müstakilleşiyor ve bitiyor.

Geniş bakir bir açıklıktan sonra önce Club Med Tignes Val Claret ile karşılaşıyor  tignes val claretdaha sonrasında ise Val Claret’nin küçük merkezine geliyoruz. Bu bölgede yüksek katlı rezidans ve apartlar ile birkaç restoran ve bir iki dükkan var sadece. Bir dağ çanağının köşesindeki bir kahve fincanını andırıyor burası. Ortada küçük bir düzlük alan ve çepeçevre bakir beyaz parlak tepeler. Sapı ise geldiğimiz yol. http://youtu.be/kMnME9qgXpc

Füniküler Grand Motte ile tepeye çıkmayı planlıyoruz.3032 mt. ilk durak. Daha sonra tekrar teleferik ile 3456 mt.ye çıkılabiliyor ki iki istasyon arası yine yazında kayak yapılabilen pistlerden.

20140203_112725Tignes füniküleri Val d’Isère’deki Funival’den daha kapsamlı. Boğumlu sarı bir elma kurduna benzeyen birbirine yapışık iki kapsülden oluşan bir araç. İç açıklığı da geniş ve 167×2 kişi kapasitesi var. Neredeyse bir uçak genişliğinde yani.http://youtu.be/XchUMfcyedc Kat ettiği yol 10 dakika sürüyor ve karşılıklı değil tek araç çalıştığı için çıkış süreleri daha uzun zaman aralığında oluyor. http://youtu.be/eiNtVFdHrxg ( slalom yapan Çaka )

Tepeye çıktığımız zaman bizi -17 derecede bir kar fırtınası ve Panoramic Restaurant karşılıyor. Önce daha üst istasyona çıkmaya heves etsek de rüzgar nedeni ile kapalı 20140203_122502olduğunu görüyoruz. Rüzgarın şiddeti savuran bir etkiye sahip, özellikle terasın kenarında delikli mazgallarda durunca sertçe uçuşuyorsunuz. http://youtu.be/BUIVbH7dmzs

Soğuğa fazla dayanamayarak çok methini duyduğumuz Panoramic restorana giriyoruz. Kapıda bizi Çaka’dan daha büyük bir ev sahibi, muhteşem bir St.Bernard köpeği karşılıyor. Devasa cüssesine rağmen o kadar sakin ve telaşsız bir hali var ki korkmanız mümkün değil, hepimiz üstüne atlayınca da bir şey yapmıyor, ilgiye alışkın olmalı.

Girişin sağındaki snack bar tarafında basit tignes panoramicatıştırmalıkları ve sıcak/soğuk içkileri ayaküstü alabiliyorsunuz. Sol tarafta ince uzun bir koridor sonrası self servis yemek alınan bölüm bulunuyor ve arkasındaki geniş ahşap masaların olduğu büyükçe salonda bu aldığınız yemekleri yiyebiliyorsunuz.

Her ikisinin arasında bir igloo-eskimo evi görünümü verilmiş, son derece hoş hediyelik objelerin ve çeşitli amaçlarla kullanılabilecek postların satıldığı küçük mağazayı geçince gördüğüm en güzel restoranlardan biri çıkıyor karşımıza.

IMG_3723Mağazanın bitiminde isteseniz kayak ayakkabılarınızı çıkarıp bırakarak oradaki terliklerden birini giyebileceğiniz gizli bir bölüm var. Karşısı, ortada bir şömine olan kafe bar şeklinde düzenlenmiş. Ve ahşap kolonlara separatör görevi verilmiş. Ahşap kaplama duvarlar, yer yer duvara monte edilmiş dev bir kar tanesi görünümündeki apliklerle, yer yer tavandan sarkıtılan zarif ışıklarla hafifçe aydınlatılmış ama genelin dinlendirici bir loşlukta bırakılması hedeflenmiş.

Koltukların veya farklı nitelikteki IMG_3725taburelerin üstüne atılmış yapay postlar, ahşap masa ve sehpalarında katkıda bulunduğu ortamın sıcaklığını arttırmış. Kullanılan toprak renkler, ahşaplar ve canlı hayvan fikrini düşündüren postlar, size doğada huzuru bulmuşsunuz hissi veriyor.

Kahvenin yanında restoran bölümünün girişinde, kütüklerin üzerine dizi dizi sıralanmış evnvai çeşit pastadan istediğinizi, istediğiniz ebatta alabiliyorsunuz ki bunu bize söylemeleri pek iyi olmuyor.

Restoran bölümünde içerisi görülebilen IMG_3730yarı açık bir mutfağın önünde ahşap geniş masaların etrafındaki ahşap iskemleler yine aynı tip postlarla kaplanmış. Duvarlardan biri bölgenin av hayvanlarının narin büstlerine ayrılmış. Mutfağın üstündeki panoya ise, inek figürleri bir sürü geçiyormuş esprisini vurgulamam için boyutlu olarak sıralanmış. Bir duvarda boydan boya bölgenin şaraplarını, pasta ikram köşesinin arkasını süsleyen duvarda ise kalın dağ kumaşlarının küçük kareler halinde birleştirilerek oluşturulmuş modern kübik bir tablovari halısını görebiliyorsunuz.

tignesGösterişli bir avamlıktan kaçınarak, esprili naif bir tarzla özenli bir tasarımın ürünü olan bu restorana bayılıyoruz.3032 mt.de bu kadar zekice harcanmış yerin vaktimiz olup yemeklerini de denemek isterdik, bir başka zamana mutlaka inşallah listeme ilave ediyorum. ( yaşlılarla takılıyorum.com )

Aşağı indiğimizde  bu sefer otobüs ile meydana kadar gitmeyerek göl kenarında inip gölün üstündeki geçiş yolundan yürümek istiyoruz. Tignes, uzaktan yamaçların ve göl açıklığının sağladığı engin beyazlık arasında ufak bir çizgi, bir yarık gibi kalıyor.Yamaçların bakir, ağaçsız ve çıplak olması genişlik tignesalgısını oldukça arttırıyor.

Göl kenarında kimse ellemediği için kar kalınlığı bir hayli fazla. Bunu da yanlışlıkla içine düşerek bizzat test etmiş oluyoruz. http://youtu.be/9dXdqu4fO_Y

Gölün üzerinden insanların gelip geçtiği bir hat var ve dışına çıkılmaması konusunda uyarı tabelaları koymuşlar. Buz tutan gölün en sert noktası mı yoksa donmadan önce insan eli ile desteklenmiş  bir yol mu bilmiyorum. Tignes vadisinin tam ortasındaki düzlükten, etrafımız, sağımız solumuz beyazla kaplı bir boşlukta ilerliyoruz. Gökyüzünün keskin maviliği bir sınır teşkil tignesediyor yoksa beyazlık gözlerimizi kamaştırıp boyut duygumuzu yok edecek.

Yavaşça yaklaştığımız Tignes’in bu göle bakan yüzme havuzu tesisinin önünden geçerek yine başladığımız noktaya pistlerin ortak çıkış alanına gelmiş oluyoruz. Görmeseydim üzülürdüm diyeceğim bir güzelliğe sahip Tignes. Daha fazla güneş alan yapısı ve seçenekli görünen sosyal aktiviteleri ile, gelip kalıp, çok rahat edilebilecek bir yere benziyor. Gelmiş ve tanımış olduğumuza mutlu oluyoruz.

20140203_160421Dönünce Val d’Isère’e son vedamızı ilk gün çıktığımız ve after ski partisinden çok hoşlandığımız Bellevard yamacındaki La Folie Douce’da yapmak istiyoruz. La Daille telekabini ile son kez bir tepeye çıkıyoruz. Bugün belki de pazartesi olduğu için parti konusunda işin boyutu arttırılmış ve genelde 15.00’de başlayan parti çoktan başlamış.http://youtu.be/trtOthlp-Wg

İlk gördüğümüz bir orta platformda dans eden dansçılar oluyor. Şarkı söyleyenlerde çeşitlenmiş ve vokaller parçasına göre değişmek üzere üç ayrı kişi üzerinde yoğunlaşmış. Kalabalık iğne atsanız düşmez sıkışıklığında. DSC_0149[1]Mekan yetmediği için kayakları bırakanlarda dışarıda takılıyor. Tepelerde pek çok kişi sıralanmış seyrediyor, snowboardcular gruplar halinde yamaçlarda oturmuş müziği dinliyor. İçkinin su gibi aktığı yer tabiri duruma uygun çünkü sponsor bira markası Carlsberg ve ucuz bir şey olduğu için gençler deli gibi içiyor.

Saat 16.00’dan sonra artan alkol ve kalabalığın etkisi ile artık çocuklarla durmak zorlaştığında eğlenceli bir after parti ile son kez telekabinden inerek pistlere, tepelere veda etmiş oluyoruz.

Çarşıya indiğimizde bugüne özgü bu seferde bir Pazar yeri etkinliği olduğunu görüyoruz. Şekerleme standı, peynir standı, kürklü giysiler standı , kuru meyve standı gibi yöresel malzemelerin satıldığı bir Pazar.

Savonnette parkında bugünün bedava etkinliği  ise, ‘’snake’’ denilen yani 5-10 kızağın birbirine bağlanarak yılan gibi kayılması yer alıyor ki deneyip kaymaktan çok yuvarlanınca DSCN2249bir kereden fazlasına teşebbüs etmiyoruz.

Son gece yemeğimiz olarak yine tanışmış olduğumuz beylerin bir tavsiyesi olan  Le 1789 Restaurant’a gidiyoruz. Sinemanın bulunduğu pasajın yanındaki dar sokakta olan restoran küçük bir yer olduğu için rezervasyon yaptırmak daha akıllı bir yaklaşım. Nitekim kısa sürede tıklım tıklım doluyor. Her çeşit Savoyard spesiyalitesinin bulunduğu menüdeki en ayrıcalıklı tercih, şömine ateşinde pişen grup kuşkusuz. Dana bifteği, kuzu pirzola, dev sosis ve işkembe bu grupta yer alıyor.

Biz, 1 kilo 100 gr.lık dana bifteğinden sipariş ediyoruz ve dört kişi bitiremiyoruz. DSCN2243Yanında söylediğimiz peynir fondü gereksiz kalıyor. Etin yanındaki patates yada sebze seçenekleri sizin tercihinize göre getiriliyor. Bu tür etleri pişiriken, Türk usulü iyi pişmiş diye ısrar etmemek gerekiyor. Bu gibi kalın ve terbiyelenmemiş etler lezzetini ,ortası hafif çiğ ve sulu kalırsa yakalıyor. Çok çiğ kalırsa tekrar pişirtmek mümkün tabi.

Restoranı, fiyat-lezzet-ambiyans-kalite bakımından  gayet yeterli ve uygun buluyoruz çünkü neredeyse 1 kilo ete, L’Avancher’de yiyemediğimiz yemeklerden daha az ödemiş oluyoruz. Ancak masada eriyen fondünün, yakınına oturduğumuz şöminenin, ortamın küçük ve kalabalık oluşunun, fazla yemiş olmanın 20140203_191349ve üstüne birde arkamızda bir kalorifer bulunmasının etkisi ile haddinden fazla ısınmış olarak kendimizi dışarı zor atıyoruz.( 146 € )

Soğumak için bir durak yürüdüğümüz sokaklarında Val d’Isère ile vedalaşıyoruz.Karla kaplı görkemli yamaçlarına, güzel yemeklerine ve binlerce yıldızı dallarında saklayan ağaçlarına hoşça kal diyoruz.

Bir arkadaşımın dediği gibi ‘’Alpler Tanrı’nın Avrupalılara bir armağanı’’ ve Fransızlar bu özel hediyenin kıymetini bilerek en güzel şekilde değerlendirmişler.

YENİDEN GÖRÜŞÜNCEYE DEK…A BİENTȎT  VAL D’ISERE !

val-disere-subat-2014

val d'isere

 

Paylaşın: