Çocukla Geziyorum

ZERMATT – 2. Gün Sunnegga, MATTERHORN

matterhorn

28 Ocak Çarşamba 2015

matterhornKahvaltı giriş katta ve kısmen kasaba ile dağ manzarasına görüş imkanı veriyor. Klasik bir Avrupa kahvaltısı örneği, İsviçre’den bolca peynir çeşitleri, tek tip ama seçenekli şarküteri ürünleri, meyvalar, beyaz undan olmamasına rağmen son derece çıtır çıtır ve lezzetli esmer ekmekler, güzel kokan yumurtalar, sosis ve domuz jambonu kızartması, haşlanmış kuru fasülye, çırpılmış yumurta  v.s. Ve benim için en önemli nokta olarak füme balık tabağı bulunuyor. İtalya sınırında olduğumuz içinde Prosecco ( İtalyan şampanyası ) ikramı var.

IMG_5512Acele etmeyip keyfine vardığımız  kahvaltının ardından, geçen yılki Val d’Isere tecrübemize dayanarak, ilk gün kayacağız telaşına kapılmıyoruz ve önce pist incelemesi yapmaya karar veriyoruz. Yürüyerek otele 400-500 mt. mesafedeki , Sunnegga istasyonuna gidiyoruz ki otelin önünden geçen otobüslerde mutlaka bu ana durakta duruyor. İlk önce Rothorn tepesinin ara istasyonu olan ve özellikle çocuklu aileler için önerilen Sunnegga 2288 mt.ye çıkıyoruz. Çıkış için Sunnegga Express funiküleri sunnega funikulerkullanılıyor. Sonrasında isterseniz teleferik ile Rothorn 3103 mt.ye devam edebiliyorsunuz. Sunnegga Express funikülerine gitmek için dağın içine açılmış uzun bir koridor var. Normal ayakkabılar ile sorun yok ama kayak ayakkabıları ve kayakları taşıyarak yürümek istemeyenler için, girişe paralı kayak dolapları koymuşlar. 2 CHF atıp kilitleyebiliyorsunuz kayağınızı. Ama boş bulmak imkansız gibi ve aman batonu unuttum deyip açtığınız an 2 CHF’niz gidiyor. ( bizzat denenmiştir )

sunneggaSunnegga Paradise dedikleri nokta bir çeşit yayla ve Zermatt bulutlar ile kaplı olsa bile burası güneşli olabiliyor. Her istasyon noktasında olduğu gibi bir restoran tesisi bulunuyor.  Ve biz kahve içip etrafa bakınırken, yurt dışında olduğumuz zaman nasılsa kimse bizi anlamıyor yanılgısı ile gereğinden fazla yüksek sesle konuşabildiğimiz için bir Türk hanım kız yanımıza yaklaşarak civar hakkında bilgi istiyor. Yiğitliğe söz söyletmemek adına yeni gelmiş olsak da bildiklerimizi aktarıyoruz. sunneggaŞöyle bir etrafa ve pistlerin genel görünümüne bakarak ertesi gün nerede kayacağımıza karar verip aynı funiküler ile aşağı iniyoruz. İstasyonun önündeki otobüs durağından gelen ring otobüse binerek şehrin diğer ( doğu ) tarafındaki Matterhorn istasyonuna gidiyoruz. Bu istasyondan iki türlü çıkış var. Direkt olarak çıkmak istiyorsanız Furi + Trockener + Matterhorn Glacier Paradise, üç istasyon üzerinden teleferik ile çıkılabiliyor. Eğer aradaki istasyonlarda inip kaymak istiyorsanız, daimi bir hat üzerinde giden telekabinlere biniyorsunuz. ( kayaklar dışarı bırakılıyor max.8 kişi )Kayakçılar Schwarsee, Trockener veya ara istasyonlarda inip kayıyorlar. Trockener’in bir üst istasyonundan ise İtalya tarafına giden teleferiklere geçebiliyorlar.
Bindiğimiz telekabinden hiç inmeden son durak Matterhorn Glacier Paradise’a çıkılabiliyor. Bu taraftan çıkarken Matterhorn tepesinin kayak pistlerini de görmüş oluyoruz, burada ağırlık kırmızı pistlerde. Ancak dediğim gibi pist genişlikleri ve uzunlukları diğer dağlara göre oldukça fazla. matterhornYaklaşık yarım saatlik bir telekabin çıkışı ile güzel güneşli bir günde pistleri seyrederek 3883mt. Matterhorn Glacier Paradise ‘a çıkıyoruz. Matterhorn, neredeyse kusursuz bir üçgen piramidi andıran devasa yapısı ve hafifçe eğik zirve noktası ile bana ‘’ Dağların Efendisi ‘’ oturmuş aşağıdaki tebaasını izliyormuş görünümü veriyor. 4478 mt. lik yüksekliği ile Matterhorn Alplerin en yüksek zirvelerinden biri ve karakteristik fiziki yapısı ile Toblerone çikolatalarının ilham kaynağı. Matterhorn’un baskın fiziksel yapısından çok etkilendikleri için Toblerone çikolataları üçgen piramit IMG_5542formunda üretilmiş ve logosunda da dağın resmi kullanılmış. Teleferikten iner inmez bizi en sevilen İsviçreli, bir St.Bernard köpeği karşılıyor. Sarkık yanakları, boynunda taşıdığı sıcak çikolata fıçısından daha sıcak görünen iri tüylü cüssesi ve umursamaz bakışları ile bu yaratıkları sevmemek imkansız gibi. Nitekim inenlerin çoğu bu özel kişilikle fotoğraf çektirmeden geçemiyor. Yine dağ içine oyulmuş uzunca bir tünel ile – İsviçreliler dağın içini oyma konusuna takılmış durumdalar – tepedeki tesislere çıkılıyor. Dağın hikayesinin anlatıldığı bir sinema salonu, bir restoran, buz müzesi ve seyir terası var. DSC_0807[1]Aç olduğumuz için ilk iş restoranı tanımak yönünde ilerliyoruz. Özel bazı dağ restoranları haricinde istasyon tesislerinde aynı menü var. Spagetti, şnitzel, tavuk nugget, sosis, röşti çeşitleri, salata barı, basit tart türü tatlılar, çorba ve şarap, bira ( edinger ) ile soğuk, sıcak meşrubatlar satılıyor. ( gençler ya edinger bira içiyor ya da gazlı elma suyu ) matterhorn ice palaceÇok fazla Türk geldiğinden midir, sosislere bakıp istişare yaptığımız sırada görevli özellikle dana olduğunu vurguluyor. Üç adet dana olduğu iddia edilen sosis, patates kızartması, çorba, üç içecek ve kahveye yaklaşık 100CHF ( = 280 TL civarı ) verince, bir anda gözlerimiz açılıyor ve İsviçre’de kayağa gidiyorum şekerim’’ cümlesindeki şekerim vurgusunun manasını daha iyi anlamış oluyoruz. İsviçre ve dağları gerçekten güzel ama hayat pahalı yani her isteyenin gelebileceği meblağlar söz konusu değil. matterhorn ice palaceYutkunarak boğazımıza tıkanan sosisleri bastırdıktan sonra İce Palace’ı gezmek üzere bir kat aşağı iniyoruz. ( 8CHF yetişkin, 4 CHF çocuk )Yine uzun bir koridorda, zirvede yazın bile erimeyen buzulun içinde bir yolculuk başlıyor. Yer gök buz. Buzdan tünelde indikçe başlarımıza basınç olmaya başlıyor. Koridorun sonunda geniş bir düzlük alanı müze gibi düzenlemişler, buzdan bölmeler yaparak içlerine yine buzdan heykeller, sahneler yerleştirmişler. matterhorn ice palaceBaşımı iyi hissetmediğim için tamamını gezemediğim İce Place’ın içinde bizzat oğlumun kaydığı buzdan bir kaydırak olduğunu söylemek mekanın genişliği hakkında fikir verebilir sanırım. İnmek sorunsuz oluyor, dolaşmak da eğlenceli ama geri çıkmak felaket. Bu kadar yüksek irtifalarda en ufak bir çaba bile nefesi boğulacak kadar daralttığı için beyinde şimşekler çaktığından, aslında hafif bir meyili olan koridorun son metrelerini yandaki bariyere tutunup kendimi çekmeye zorlamak usulü ile aşabildiğimi söylemeliyim. Metrelerce buzun altında olmanın psikolojik baskısının da duruma katkısı olmalı. Bir korku tüneli olmadığı gibi kesinlikle görülmesi gereken enteresan bir oluşum ama basınç da bir doğa gerçeği ve bilerek hareket etmek lazım.
Biraz açık havada kendimize geldikten sonra asansör ile seyir terasına çıkıyoruz. Sıcaklığın -17 derece olduğu seyir terasında rüzgar, yüzünüzde şaklayarak etrafı seyretmeyi zorlaştırıyor. Ama görebildiğimiz uçsuz bucaksız beyazdan da etkilenmemek imkansız. matterhorn panoramaAsıl seyir platformu, asansör platformundan bir kat yukarda ama başıma geleceği bildiğim için oraya çıkmıyorum. 4000 mt.li rakamlarda üç beş basamak bile nefesinizin bitmesine yeterli. Böyle yerlere asla ve hiçbir surette çıkmayan Çaka ile birlikte, Çağan ve babasını izleyerek resimlerini çekiyoruz. Göz alan beyaz ile parlayan bir vadi, keskin kenarlı sarp yamaçlar, yeşilken nasıl olur acaba diye merak ettiğiniz geniş açıklıklar ve akar gibi görünse de erimeyen metrelerce buzul. Yediğim basınçtan ötürü başım bir türlü açılmadığı ve -17 derece insanların el ve yüzlerini ciddi şekilde acıttığı için daha fazla oyalanmadan geldiğimiz yolla tele kabinlere binerek aşağı iniyoruz. zermattİstasyonun önündeki otobüs servisi ile kasaba merkezinde inerek, kapanmadan Coop’tan su, cips, çikolata gibi ıvır zıvır klasiklerimizi alıyoruz. Akşam otelde barbekü gecesi olduğu için çocuklar ona katılmak istiyor, fiyatta bize öğlen yediğimiz sosis skandalından sonra daha makul görünüyor. Adam başı 60CHF, açık büfe salata + çorba + tatlı + meyva ve seçtiğin ızgaradan bir tabak. Böyle durumlarda her zaman küçük çocuğu kendi aldıklarınla geçiştirme özgürlüğü de olduğu için bize makul görünüyor. zermattLahana çorbasını beğeniyorum, salatalar taze güzel ve İtalyan ürünlerinin sahip olduğu nefasette, sevdiğimiz bir çeşit küçük roka olan rucola bolca var. Peynirler Fransız tipi ama İsviçreli. Yanına istediğimiz Valais bölgesi bir pinot noir üzümü İsviçre şarabı da, hafif İtalyan şaraplarına benzediği için hoşumuza gidiyor. Barbeküleri, domuz hariç hepsinden bir parça olarak koyuyorlar ki fazla bile geliyor, sosis, somon, karides, pirzola, jambona sarılı kuşkonmaz demedi, kaburga. Lezzetli ve doyurucu bir akşam yemeği ile başlarımızdaki ağırlık açılıp kendimize gelince, yarınki kayak maratonuna hazır hissediyoruz kendimizi…

zermatt-ocak-2015

zermatt-1-gun-yol-zermatt

 

zermatt-3-gun-sunnegga-zermatt

zermatt-4-gun-sunnegga-gornergrat

caka0001

Paylaşın: