Çocukla Geziyorum

BORDEAUX – 2.gün BASSİNS D’ARCACHON

dune du pilat

03 Ekim Cuma 2014

Dune du Pilat, Gujan Mestras

imagesV4JVHJQNOtelin kahvaltı salonu göl manzaralı, isteyen için ısıtmalı açık havuzu var. Kahvaltı klasik olarak uluslararası seçenekte düzenlenmiş, artısı sırf beni düşünerek koymuş olduklarını varsaydığım somon fümeler. Yine de nezaket gösterip somon füme servis tabağını masamıza taşımıyorum, kibarca hepsini kendi tabağıma alıyorum. Bir yıllık Omega-3 ihtiyacımı üç günde tamamlamak niyetindeyim.

Kahvaltı büfesi ile birlikte bölgenin spesyalitesi olan ‘’cannelés’’ #canneles ler için ayrı bir masa yapmışlar, ikram ederken koydukları bilgilendirici yazı ile tanıtımını yapıyorlar. 5 cm image1yüksekliğinde ve 5 cm. çapında yivli silindirik hamur işleri bunlar. Tamamen Bordelais yani Bordo’ya özgü bir ürün ve ismi Gaskonyalı  Canelat’dan geliyor. İçi rom ve vanilya aromalı yumuşak bir hamur. Dışı kalın karamelize daha sert bir hamur ile kaplı. Elbette tadıyoruz ve bitirmemize bile gerek olmadığına karar veriyoruz. Dışarıdan para verip almaktansa otelden bedava tatmış olduğumuza da ayrıca mutlu oluyoruz.

İlk gün programımız çocukların ilgisini çeken bir destinasyon ile başlıyor. Okyanus kıyısındaki Avrupa’nın en büyük kumul tepesine gitmek ve yapan varsa kumul sörfü yapmak.

Bordeaux’nun çevre yoluna çıkarak A63 otoyoluna bağlanıyoruz ve Bassins d’Arcachon ( Atlas okyanusunun La Gironde nehri ile yolbirleştiği haliç ) yönünde 1 saat kadar gidiyoruz. Geçtiğimiz bölge Bordeaux’un güneybatı bağları, Pessac Leognan bölgesi ile daha aşağıda Graves ve Sauternes şarap bağları.

Şarap bağlarından sonrası Les Landes ormanı. Burası kumullar ile kaplı bir alan iken tamamen sonradan üretilmiş bir ormana dönüşmüş. Bir yüzyıl öncesine kadar bölge, kışları bataklığa dönüşüyormuş ve sürekli yer değiştiren kumullar tarım yapmayı olanaksızlaştırıyormuş. Yaptıkları bir kanal yardımı ile suyu tasviye etmeyi ve ekilen çam, simagesYTOW3GWZaz ve katırtıkları ile toprağı sabitlemeyi başarmışlar. Bugün bölgede genç, sağlıklı bir orman yaşıyor.

Ormanın Bassin d’Arcachon ( haliç ) ile birleştiği kesim geniş bir sulak arazi olduğu için, yaralı kuşlara ve tehlike altındaki türlere barınak sağlayan Parc Ornithologique du Tech ‘ e ev sahipliği yapıyor. Kuş gözlem ve bakım istasyonu, geniş bir kuş havzasını kontrol ediyor ve kuş gözlemcileri içi özel ziyaret alanları sunuyor. ( www.reserve-ornithologique-du-teich.com )

untitledİlk durağımız direkt olarak yolun sonu olan Dune du Pilat. Avrupa’nın en büyük kumulu 3 km. uzunluğunda, 115 mt. yüksekliğinde ve 500 mt. genişliğinde. Orman içinde ayrılmış otoparka park ederek 500 mt. kadar yürüyoruz. Karşımıza inanamadığımız bir kum tepesi çıkıyor. Türkiye’de gördüğüm kumullarında, şimdiye kadar gördüğüm kumullarında bir hiç kaldığı bir abide gibi önümüzde yükseliyor.

dune du pilatÇocuklar ayakkabıları çıkartmayı reddetse de biz hemen çıkartıp tırmanmaya başlıyoruz. Derme çatma bir merdiven yapmışlar. Daha doğrusu yapılmış plastik bir merdiveni getirip yamaca dayamışlar, sabit bir imalat yapmak mümkün değil çünkü kumul tepesi hareketli. Zaman içinde kumlar rüzgarların etkisi ile yer değiştiriyor ve yavaşça hemen arkasındaki ormanı yutuyor.

Parlak bir sonbahar güneşinin altında kan ter içinde 115 mt. çıkıyoruz. Karşımızda, Atlas Okyanusu’nun sonsuz maviliği ile Bassin d’Arcachon’un durgun güzelliği ve onu çevreleyen sayfiye yerleşimlerinin zarif siluetleri beliriyor. Körfezin ucunda Cap Ferret deniz feneri, yoruldunuz ama değdi dercesine muzipçe göz kırpıyor.

Dune du Pilat’nın tam karşısına gelen noktada okyanusta başka ufak kumul adacıkları ve bu sığlık bölgeler balıkçılar tarafından tercih edildiği için de çok sayıda balıkçı kayığı var. Bu dune du pilatsahiller Fransa’nın Cote d’Argent – Gümüş Sahilleri olarak adlandırılıyor. Kumullar sadece Dune du Pilat’da ve okyanusa cephe alan kıyılar boyunca bulunmuyor, Andernons les Bains, Lege Cap Ferrret gibi körfezi çevreleyen iç yerleşimlerde de geniş kumlu sahiller ile daha küçük kumul alanları yer alıyor.

Okyanusun enginliğine bakıyorsunuz ve yine de üstünde durduğunuz devasa anıtın var olmuş olmasına inanamıyorsunuz. Okyanusun güçlü ve rutin rüzgarlarının böyle tonlarca kumu bir araya getirmiş olması için dune du pilatokyanusta kum kalmamış olması gerekir gibi geliyor. Durup etrafınıza baktığınız noktada dünyanın sizin gördüğünüzden daha büyük olduğunu anlıyorsunuz, ölçemeyeceğiniz bir büyüklük ve önleyemeyeceğiniz bir güce sahip.

Kumulun boyutları bir yana, büyüleyici bir başka konu ise kumda tek bir taş, çöp, dal, yaprak v.s. olmaması. Elenmiş un demek bile kaba kalıyor, adeta pudra şekerinde yürüyorsunuz. Üstelik geri çıkmak sorunu olduğu için dune du pilatinmediğimiz deniz kıyısına yakın taraflarda, kumun bir bebek pudrası gibi daha da ince olduğu belirtiliyor.

Doğanın gücüne ve sanatının erişilmezliğine şapka çıkartıp geri inmek üzere harekete geçiyoruz. Hala ayakkabılarını çıkarmamış olan çocuklar merdivenden iniyor. Biz ise pek çokları gibi yamaçtan aşağı kendimizi salmak usulü ile iniyoruz. Bir çeşit çıplak ayak kum kayağı yapmaya benziyor bu iniş. Sıcacık ve yumuşacık kumlara gömülen ayaklarımızı kaydıra kaydıra iniyoruz. Fotoğraf makinem dune du pilatolmasa kendimi atıp yuvarlanmak işten bile değil.

Bir ara yanımızdaki merdivenlerden itina ile kumlanmadan inmeye çalışan çocuklara makineyi verip kendimi şöyle bir atayım diye düşünüyorsam da çocukların makineyi daha ilk basamakta düşürme, kırma, çarpma, merceği parçalama, ağır gelince sıkılıp atma, ilk gördüklerine satma, daha da kötüsü hediye etme olasılıkları, benim yuvarlanırsam içine kum kaçırma olasılığımdan bile yüksek göründüğü için bu hevesimi bir başka yerde bir yaz gününe saklamaya karar veriyorum.

Araba ile Arcachon kasabasını turluyoruz. Şık bir sayfiye kasabası olduğu sahil boyunca dizili siteleri, midye restoranları, casino’su, marinası  ve otelleri ile hemen kendini belli ediyor. Yüksek sezonda hareketli ve tercih edilen bir belde olduğu şu yazdan kalma sakin güneşli günlerde bile restoranların dolu oluşu ile fikir veriyor. Gujan Mestras’a bassin d'arcachonkadar olan sahil, bahçe içindeki küçük müstakil yazlık evler ile devam ediyor. İstiridyeler, yelkenliler, deniz ve kum ile dolu münzevi bir şıklık.

Gujan Mestras, Port de Gujan ve Port de Laros limanlarında derme çatma ahşap kulübelerde çalışan istiridye yetiştiricilerinin merkezi. Kumlu ve sulak yapısı ile körfez, istiridye yatakları için oldukça elverişli. Bu kıyılarda sayısız üretici bulunuyor. Port de Laros’ta bu istiridyeleri direkt olarak üreticisinden yiyebileceğiniz gujan mestrasbirkaç yerel restoran var ama genelde turist turları buraya kalabalık grup getirdikleri için sayısı az olan restoranlarda yer bulamayarak istiridye cennetinden hevesim kursağımda kalmış olarak ayrılmak zorunda kalıyorum. Daha önce bir kez tatmış olduğum bu yaratığın lezzeti dünyada başka hiçbir şey ile kıyaslanamayacak bir yoğunluğa sahip. Bir hayvanı çiğ olarak yiyor olduğunuz fikrine fazla saplanmadan hayatta en azından bir kere mutlaka tadılması gereken bir deneyim olduğunu düşünüyorum.

gujan mestrasÇocukları odaya bırakıp biraz Bordeaux sokaklarında turladıktan ve zaruri olarak bir eczane aradıktan sonra odaya dönünce, her zaman  aman çocuklar hasta olmasın diye pür dikkat kesilen ama sonuçta aynı özeni kendisi içinde hala kendi ebeveyninden bekleyen ebeveynlerin başına gelen, benim de başıma geliyor. Yatağı gördüğüm anda bir daha kalkamayacağımı hissediyorum ve yemek yerine kendimi vitamin ve minerale boğuyorum.

Sabah kalkabilirim inşallah… yaşlanıyorum galiba… sıcak kumullara gömün beni…

bordeaux-1-gun-bordeaux

bordeaux-sarap-bolgeleri-ve-bordeaux-saraplari

 

bodeaux-3-gun-la-rochelle-cognac

bordeaux-4-gun-st-emilion-libourne

gujan mestras

Paylaşın: