Çocukla Geziyorum

VAL D’ISERE – 5. Gün COURCHEVEL

 01 Şubat Cumartesi 2014

Les Trois Vallées, Courchevel, Val d’Isère

courchevelAccu weather, Google weather ve yerel belediye sitesinden takip ettiğimiz üzere bugün havanın günlük güneşlik olduğunu görüyoruz. Havanın açık ve kar yağışsız olmasını özellikle takip ediyoruz çünkü elim bir hata ile kar lastikleri olan araba kiralamak için geç kaldık ve dolayısı ile normal lastiklere ne olur ne olmaz güvenemiyoruz.

Chamonix’ten de bildiğimiz üzere yolların genelde daimi olarak açık tutulduğunu bildiğimiz halde ani bir kar yağma ve birikme durumu ihtimali bizi geriyor, bu nedenle Courchevel’e gitmek için doğru havayı ama kesinlikle haftanın en yanlış gününü tercih ediyoruz.

courchevelSabah kahvaltıda Rusların gitmiş olmasından da anlaşılacağı üzere Cumartesi pek çok kişinin otelden çıkış ve dönüş günü. Dolayısı ile tek şerit olarak ilerleyen trafikte 26 km.lik yolu 1,5 saatte almamıza neden oluyor bu durum.

Yola erken çıktığımız için Val d’Isère’den  Bourg St.Maurice’e kadar nispeten rahat iniyoruz ama sonrasında başka kayak bölgelerinden gelmelerde başlayınca Moutiers’e kadar ciddi şekilde adım adım gitme durumu yaşanıyor. Trafiğin aksamasında en önemli etken ise, otoyol üzerindeki tünele araç yığılmasını önlemek amacı ile tünel girişine trafik ışığı koyarak araçların duraklamasını courchevelsağlamış olmaları. Kuyruk kilometrelerce uzuyor  bu durumda.

Moutiers’den Les Tois Vallées bölgesinde yer alan Courchevel okuna saptıktan sonra ancak trafik rahatlıyor ama biz anlamsızca 1 saat kaybetmiş oluyoruz. Les Trois Vallées’yi oluşturan vadilerin birincisi Courchevel, ikincisi Les Meuniers ve üçüncüsü ise Val Thorens. Farklı kotlarda parçalı olarak yerleşmiş üç ayrı vadi kasabası. Tüm bu vadilerden kayarak pistler boyunca birbirine geçebiliyorsunuz. Burası dünyanın en büyük kayak bölgesini oluşturuyor bu geçişli özelliği ile ve tüm üç vadide geçerli tek bir skipass kartı alınabiliyor.

courchevelDünyadaki en zor siyah pistlerinde bulunduğu bölgede, 600 km.den fazla kayılabilir pist alanı, saatte 260.000 kayakçı taşıyan 183 kayak lifti bulunuyor. Bölgenin ezici üstünlüğü ve imkanları karşısında Fransızlara saygı duymamak mümkün değil. Dağlardan bir ülke, önemli bir sanayii sektörü yaratmışlar adeta.

Bizim bütün üç vadiyi de gezme şansımız yok amacımız özellikle dünya sosyetesinin, önemli zenginlerin ve özellikle Rus Ortodoksların Christmas ve yeni yıl kutlamaları için tercih ettiği , pahalılığı ve gece hayatı ile ön plana çıkan Courchevel’e bir göz atmak.

Hermes, Prada, Chanel gibi lüks mağazaların yer alması dışında Fransa’da 6 yıldız ile courchevelkategorilendirilerek  ‘’Palace’’ ( saray) sıfatı verilen Fransa genelindeki 8 otelden ikisi  burada yer alıyor. Toplamda 7 adet olan Michelin yıldızlı restoranların yıldız sayısı da 11 ve ünlü Le Chabichou restoranda yine Courchevel’de.

Courchevel’in adı ‘’ünlülerin ve zenginlerin kış oyun alanı’’ olarak geçiyor ki dünyanın, Hong Kong, Tokyo, Cannes gibi en pahalı 6 yerinden biri. Dolayısı ile bu derece lükse ve paraya hitap edince kendine ait ufak bir havaalanı da bulunuyor, zenginler fazla yürümeyi sevmez bilirsiniz. Daimi müdavimleri arasında, Prince William ve Kate Middleton, Becham’lar, Christina Aguillera, Suudi ailesi, Roman Abramoviç, George Clooney, Armani ve Fas Kralı gibi isimler geçiyor.

courchevelCourchevel okundan sapınca ilk geçtiğimiz bir kaplıca yerleşimi olan Brides Les Bains. Yavaşça yükselmeye başladıkça ilk benzin istasyonunda pek çok kişinin arabasını bırakmış olduğunu ve yukarı noktalara ücretsiz otobüs servisi ile çıkmış olduklarını görüyoruz.

Brides Les Bains’den sonra 1300 mt.de Courchevel La Praz’a geliyoruz. Ana yerleşimlerin daha alçak kotlarda uydu kasabaları oluyor ki buralarda kalmak çok daha ekonomik çözümler sunuyor. Alçak katlı yapıların birbirlerine sıkıca sokulmuş halleri boğucu bir ahşap yoğun etki yapsa da kafa dinlemek için sakin bir atmosfere sahip. Bu courchevelyükseklikten itibaren direkt teleferik ile pistlere erişebiliyorsunuz. Ücretsiz otobüs servisleri de cabası.

1550 mt.deki  Courchevel-Village çok az yapılanmış, dar bir düzlükte yer alan üç beş blokluk bir yer. Dikkat çeken unsur artan rakım ile birlikte talebin artışı doğrultusunda yapıların da kat yüksekliklerinin artıyor oluşu.

1650 mt. Courchevel- Moriond, yüzü ve pistleri genel dağılımın aksi yönüne, doğuya dönük, dar bir uzantıda ana yol boyu yapılanmış, belli yapı gruplarında otel ve rezidansların yer aldığı, alt katın ise  yol boyu alışveriş aksı olarak kullanıldığı bir geçiş kasabası. Tek bir courchevelcadde üzerinde gidip geliyor olsanız da bu kısıtlı yerleşimde nedense hoşuma giden bir samimiyet buluyorum.

Kısa  süreli bir tırmanış sonrasında yolun nihayeti olan Courchevel 1850 mt.ye geliyoruz. Şimdiye kadar geçtiğimiz yerleşimlerden elbette daha büyük ama düz bir alanda değil  bir yamaçta kademeli , yokuşlu ve dağınık olarak şekilleniyor. Hem yerleşim hem de mimari açıdan rastgeleliğe sahip olması nesi bu kadar beğeniliyor olabilir diye daha dikkatli bakarak inceleme yapma ihtiyacını doğuruyor. Ne var bu kadar özel, ben niye göremiyorum gibisinden bir tereddüt yaşıyorsunuz.

courchevelMerkez nokta olduğunu varsaydığımız, çarşının bitiminde ve pistlerin çıkış noktasındaki otoparka ( La Croisette) arabayı bırakıyoruz. Pist çıkışlarını biraz seyrettikten sonra, geldiğimiz yol boyu devam eden dükkanların olduğu caddeye ve otoparkın karşısında yer alan üç katlı kapalı alışveriş merkezine ( Le Forum Patrimoine ) giriyoruz ama ne mahalle, ne caddeler, ne evler, ne pistler nede alışveriş hiçbir şekilde cezbetmiyor. Genele hakim olan dağınıklıkla durumu toparlayamayarak ne yapmamız gerektiği konusunda yönlenemiyoruz.

Courchevel’in asıl lüks otellerinin bulunduğu semti Le Jardin Alpin tarafı, bulunduğumuz nokta ise ilk görüşte courchevelinanılmaz itici gelen çarşı ve merkez tarafı. Ancak pistleri haritadan ve panolardan incelediğimizde, slalom pistleri, km.lerce uzayan kızak pisti, aile parkı ( family park) gibi eğlence alanları, çocuk bahçeleri v.s. ile imkanların azımsanmayacak ölçüde olduğunun hakkını vermek gerekiyor. Sadece Val d’Isère’in asaletini burada bulmak mümkün değil.

Katlı alışveriş merkezinin alt katında bir kafede ayaküstü hamburger ve %100 dana eti olduğu iddia edilen sosisli atıştıralım deyince Val d’Isère’deki bir restoran fiyatına çıkıyoruz ki böylece Courchevel maceramızın da sonu geliyor.

 val d'isereCazibesinin pahalı otellerden, para harcama imkanı veren lüks yeme-içme şeçeneklerinden ve pistlere direkt çıkış imkanı sunan otellerinden kaynaklandığını düşündüğümüz Courchevel 1850’nin bize hitap etmediğini ve bir zamanlar çok beğendiği için tamamını satın almak isteyen Abramoviç’in zevkine yönelik olduğunu anlıyoruz.

Dönüşte bir trafik problemi yaşamadığımız için 1 saat gibi bir zamanda rahat ve çabucak Val d’Isère’e geliyoruz ve biz gelir gelmez de kar atıştırmaya başlıyor.

Artık pistlere çıkmanın zamanı geçtiğine göre merkeze inip Val d’Isère’in henüz göremediğimiz ara sokaklarını şöyle bir koklayalım istiyoruz. Merkezde inip, çarşı pasajından geçerek kilisenin olduğu tarafa yönleniyoruz. Tamamı taş kaplama yapılmış basit yapıda ahşap kullanılmamış, yalın mimarisine sipsivri çatılı çan kulesi ile özellik katılmış. İçi, dağlarda olduğumuzu hatırlatacak motiflerle süslü mütevazi val d'iserekilisenin sadece mihrap bölümü ( mihrap mı deniyordu ) dikkat çeken renkli bir fon üzerinde yağlıboya dini temalı bir tablo ve süslemeleri ile ilgi çekiyor. Kısaca bakınıp, biraz ısınıp çıkıyoruz.

Kasabanın asaletine yakışır bir zarafet ile ince ince, kimseyi rahatsız etmemek istercesine yağan kar altında, Rond Point des Pistes’in arkasındaki anayoldan, Rue Noel Machet’den ilerleyerek Buz Pateni pistine geliyoruz. Ne zamanlar kayılıyor bilemiyorum ama epeydir kullanılmamış olmalı ki üstü bütün kar kaplanmış.

val d'isereBu caddenin üzerinde ve bitiminde 5 yıldızlı oteller ile Route de la Balme üzerinde bir türlü bize bedava olduğu halde gitmeye fırsat bulamadığımız Centre Aquasportif yer alıyor. Rue du Parc Sportif’den tekrar ana çarşı caddesine Avenue Olympic’e dönüyoruz ve bu sokağında aslında bir çeşit barlar sokağı olduğunu fark ediyoruz. Geldiğimizden beri bakınıp aradığım ve bir türlü bulamamış olduğum kokteylleri ile ünlü Le Jack ‘de buradaymış.

DSC_0137[1]Yemeği geç yemiş olduğumuz için bugün amacımız çay evlerinin en eskilerinden birine giderek pasta atıştırmak. Avenue Olympic’in arkadında yer alan Chevallot Tea House ( Maison Chevallot – www.chevallot.com  ). Maison Chevallot bir çay evi, pastane ve fırın, 1964’ten beri hizmet veriyor. Özellikle sıcak çikolataları ünlü ki çocuklar onu tercih ediyor. Genişçe bir çorba kasesinde ( Fransızlar sütü de kasede içer ve Bolle derler ) getirilen sıcak çikolatanın şeker oranı az ve gerçekten çikolata eritilerek hafifçe sulandırılmış kadar yoğun.

Ben asaletimi koruyarak vitrinden seçtiğim pastalar eşliğinde beş çayımı yudumluyorum. Bir taraftan da etrafımızdaki rafları dolduran şekerlemeleri kesiyorum. İnsanlar fırın tarafının önünde kuyruk oluşturmuşlar ekmek ve benzeri ürünler alıyorlar. Ev yapımı reçellerden de özellikle dağ meyveli ( myrtilles ) olanlar bölgede en çok tercih edilen ürünler arasında yer alıyor.

Aklımıza koymuş olduğumuz bir başka heves de otelden merkeze gidip val d'iseregelişlerimiz sırasında fark ettiğimiz, açık alanda kardan oluşturulmuş bir pistte, BMW  X3 aracı ile sürüş yapmak. Hemen arkasında yer alan yine kar pistteki go-kart alanı da çocuklar tarafından rağbet görüyor.

Acelesizce incecik yağan karın altında, tertemiz havanın yediğimiz pastaları eritmesini umarak BMW pist alanına kadar yürüyoruz ama ummadığımız bir hayal kırıklığı ile karşılaşıyoruz. Bu dört çeker BMW’ler ile önceden randevu almak şartı ile hoca eşliğinde 1-1,5 saatlik dersler alınabiliyormuş ancak. Hatırı sayılır bir ücret karşılığında dağda, karda, gerçek dört çeker talimini hoca eşliğinde val d'isereöğreniyorsunuz, yani olay şehir içinde benim illaki dört çekerim var demekten öte daha profesyonel bir şey.

Otele dönmeden önce La Daille’da otobüs durağının arkasındaki küçük kapalı alışveriş merkezine giderek marketten ıvır zıvır alıyoruz. Hafta sonları merkezde herhangi bir etkinlik düzenlenmiyor. Bizimde pastadan sonra yemek yiyecek halimiz kalmadığı için nihayet Rusların gitmesi ile boşalan şömineyi kapmak gayesindeyiz. Amacımıza ulaşıyoruz ve karşısına kurulup, Côte du Rhône şaraplarımızı isteyip, şöminede yanan odunların korlarından çıkan çıtırdayan alev seslerini dinleyerek, sakin sessiz bir ritüelle yağan karı seyrediyoruz.

İnsanın çok parasının olması da bir dert, eğer öyle olsaydı adım oraya yakışır diye Courchevel’e gitmek zorunda kalacaktık. Abramoviç Val d’Isère’i görmemiş anlaşılan.

Neyse görmesinde Val d’Isère bize kalsın….sevdik biz Val d’Isère’i.

val-disere-subat-2014

 

val-disere-6-gun-le-fornet

val-disere-7-gun-tignes

IMG_3547

Paylaşın: