Çocukla Geziyorum

VAL D’ISERE – 4.gün Les Marmottes

31 Ocak Cuma 2014

Les Marmottes, Val d’İsere

val d'isereSabah stratejik bir plan uyguluyoruz. Aslında kaymak isteyen ama sadece teleskiye binmek istemeyen Çaka’ya, hiç teleskiye binmeden kayma sözü vererek Funival  ile yine Bellevard tepesine çıkıyoruz.

Eksi 5 derece sıcaklık olan tepede hava sert olsa da güneş pırıl pırıl ve daha bir yakın olan gökyüzü capcanlı bir mavi. Bir gün önce hafif alıştırma yaparak kayma hevesi gelmiş Çaka, ısrarcı olmaya gerek kalmadan kendini salıyor ve topluca peşinden ‘’Ski Tranquille’’ bölgesine dalıyoruz.

Tamamen bir dağ çanağını kaplayan geniş bölge daha profesyonel pistlere dağılmak için hızla yanımızdan geçenlerin stresi haricinde gerçekten 2000mt.de bir dağ çanağında val d'iserepürüzsüz ışıltılı bir beyazlıkla bizi sarmalıyor.

Bütün panolarda ‘’ Yeşil pistler yeni başlayanlar içindir, hızınızı kontrol ediniz’’ uyarısı yapılıyor olsa da pist ve alan o kadar geniş ki ister istemez insanı kontrol etmek istemediğiniz bir rahatlığa itiyor.

İlk iniş yolu bulma kaygısı ile biraz tereddütlü geçiyor çünkü bu geniş bölgede başka pistlere geçmek veya teleskiler ile başka pistlere çıkmak mümkün.

Biz, 6 kişilik Marmottes telesiyeji ile Bellevard tepesine çıkıp çkıp kaydığımız pisti ezberleyerek endişesiz rahat kaymanın ve sivri tepelerin eteğindeki yumuşak kar val d'iserevadilerinin kartpostal görselliğindeki güzelliğinin tadını çıkarıyoruz. İki gün boyunca bize kapris yapan Çaka, hepimizden daha istekli ve coşkulu kayıyor.

Aslında muazzam bir kalabalık var ama alan o kadar geniş, pistler o kadar çeşitli ve liftler o kadar kapasiteli ki hiçbir şekilde kalabalık rahatsızlığı yaşamıyorsunuz. Bu kadar çeşitli piste rağmen, pek çok kişi  hala nedense ısrarla pist dışı alanlarda kaymak , özel ve tek olmak, kayak izi yapılmamış karda iz bırakmak için uğraşıyorlar.

val d'isereKayakçılar son derece konforlu, her türlü güvenlik önlemini almış olarak kayıyorlar, kasklar, gözlükler, sırt çantaları v.s. Bazı esprili kişiler de kostüm  çılgınlığına saplanmış. Muz, penguen, civciv ve ayı kostümü ile kayanlar bizim fark ettiklerimiz.

Kaymanın ve dağların güzelliğine kendimizi kaptırıp, 6 kişilik telesiyejlere iki kişi oturma şımarıklığını bile yapıp, epey bir yorulduktan sonra Borsat liftinin önündeki Les Marmottes isimli kafede biraz oturuyoruz. Saati şaşırdığımız ve yine 15.00’i geçirdiğimiz için yine yiyecek bir şey kalmamış. Okul kantini gibi 14.00’de yedin yedin. Kesinlikle anlayamıyoruz bu insanları, bval d'isereaşka isteyen olur diye niye en azından ilave sandviç v.s. getirtmiyorlar, bu nasıl işletmecilik bu neyin prensibi, mecbur muyuz illaki 14.00 de yemek yemeye.

Mecburen bulabildiğimiz gofretler ve sıcak çikolata, kahve ile idare ederek bulunduğumuz kafenin arkasında yer alan slalom pisti ve snowboardcuların hareket pratike etmelerini sağlayan Snowpark’ı seyrediyoruz bir müddet.

Biraz daha kayalım diye kalktığımızda yorgunluk ve bacak ağrıları daha belirginleşiyor. Demek ki , ya daha az kayıp daha uzun mola vermek lazım yada daha uzun kayıp bırakmak. val d'isereAdamlar 14.00’de yemek saatini boşuna ayarlamamışlar. Tabi bizim kayan çoğunluğun %95 ine göre daha kilolu ve ham olmamızın durumda etkisi var. Yaşlı demiyorum çünkü bizden en az 20 yaş daha yaş almış insanların bizden daha rahatlıkla pistlerde cirit attığını bizzat
görmüş durumdayız.

Fazla uzatmadan birkaç tur daha yaparak otele dönüp biraz dinlendikten sonra aç olduğumuz için kasaba merkezine gidiyoruz. Kısa bir alışveriş turunda hediyelik bir şeyler bakınıyoruz. Yörenin peynirleri ( Beaufort, Reblochon ve keçi peynirleri ), bal ( Savoie balı ),  Genepi  ve Chartreuse likörleri ( genepi- absinth’e benzeyen, chartreuse ise limon grappasının sertine benzeyen likörler ) kürklü hayvan şapkaları ( Çelik Blek’inkinin  aynısı olsun diye kunduz aradım bulamadım ), bizzat kunduz figürleri, Savoy düklerinin amblemi kartal figürlü objeler ve şarap ( Côte du Rhones, Côte Rotie, Bourgogne, Savoie şarapları ) alınabilecek turistik hediyelikler.

DSCN2144Yol üstünde camekanında ‘’Kids Friedly’’ çocuk dostu yazan Sur La Montagne isimli restoran ilgimizi çekiyor. Artık turizm sitelerine bakmaktansa kapıdaki menüye bakmayı akıl ettiğimiz için hepimize göre uygun bir seçenek olduğunu görünce içeri dalıyoruz ve çok da isabetli bir tesadüf yaratmış oluyoruz.

Beyaz koyun postları ile süslü koltukları olan cam kenarındaki geniş masaya yerleşerek, Val d’Isère’in parıldayan ışıltısında gelip geçen insanları seyrede seyrede siparişlerimizi veriyoruz.

Restoranın biraz dağınık bir ev ortamı ile masalarda bulunan saksı içi canlı otlarla evin bahçesi karışımını andıran özgün ve samimi bulduğumuz dekorasyonu gibi menüsü de çeşitli tarzlara yönelik bir çeşniye sahip. Genelde tüm Val d’Isère’de dikkatimizi çektiği üzere, gerek restoran, gerek otel gerekse  mağazalardaki personelin kibar ve iyi niyetli tavırlara sahip oluşları kuralı bu restoranda da bozulmuyor ve 2kibar garsonumuz ‘’ Poids Cassé’’ çorbası ile ne demek istendiğini tam anlayamayınca bana özellikle bir kaşık çorba getirerek ikram ediyor. Sayesinde çok lezzetli bir bezelye çorbası içmiş oluyorum. Kendimiz için Rokfort soslu antrekot ve çocuklara da spagetti bolonez söylüyoruz.

Tatlı olarak Çağan, yine bölgede bazı restoranlarda rastlanan Le Jeff, ben ise hazmettirmesi için votkalı limon sorbe olan Le Colonel yiyoruz.

Alt katında bir çocuk oyun alanı olan restoran genelde çocuklu aileler tarafından tercih ediliyor gibi görünse de bizim olduğumuz sürede gençler de üst katı dolduruyorlar.

İyi bir tesadüf doğru bir seçim olarak yakaladığımız ‘’ Sur La Montagne’’ restoranından çıkınca hemen yanındaki markete giriyoruz. Patlıcan, kabak, havuç ve biberlerin devasa büyüklüğü bizi şaşırtıyor. Çocuklara ıvır zıvır, şarap ve su alarak otele dönüyoruz.

val d'isereCuma günü olduğu için boş ve karanlık gibi görünen pek çok evde ışıklar yanmış, arabalar çoğalmış, rezidans ve apartlar daha bir hareketlenmiş. Ve nedense çarşıda da Türkçe konuşmalar duyulmaya başlamış.

Otelde Ruslar yine şömineyi kapmış olduklarından ve zaten oturacak da halimiz olmadığından hızlıca yatışa geçiyoruz.

Gece, kayakları taşıdığım omzumun ağrısından ve durmak için kastığımdan dolayı belime vuran ağrıdan zor uyuyabiliyorum. Artık kesinlikle kabul ediyorum ki ben yaşlanmışım. Şarap içiyorum tansiyonum çıkıyor, kayakları omzumda taşıyorum omzumun ağrısından val d'isereuyuyamıyorum, kaymaya çalışıyorum ayaklarım titriyor, durayım bari diyorum akşam belim tutuluyor. Sabahtan akşama kadar kaydığım günlerin geçmiş zamanda kaldığını hatırlatıyor bütün bu işaretler.

Acaba Çocukla Geziyorum yerine ‘’yaşlılarla takılıyorum’’ isimli başka bir siteye mi terfi etmeliyim diye düşünmeye başlıyorum ilk kez bu akşam.

Ne yapalım o zamanda çok beğendiğim Val d’Isère’e yine gelir, kaymasam da en azından dağlarda yürür, bu seferde yürürken nasıl tökezleyip düştüğümü anlatırım…..

Sevdim Val d’Isère’i…..

val-disere-subat-2014

 

val-disere-5-gun-courchevel

val-disere-6-gun-le-fornet

val-disere-7-gun-tignes

val d'isere

Paylaşın: