Çocukla Geziyorum

İSVİÇRE – 1.gün CENEVRE

27 Eylül Cumartesi 2008

1254[1]Gezimizi iki ay öncesinden programladığımız için uçak biletlerini oldukça uygun bir fiyata yakalıyoruz ama saatler biraz daha normalin dışında oluyor. Sabah çok erken, dönüşte akşam geç saatte, bize zaman kalması açısından daha cazip sayılır.

Sabahın 05.00 inde uçaktayız. Çocukların yaklaşık 2,5 saatlik yolda uyuyarak oyalanması, saat dezavantajını avantaja çeviriyor. Kahvaltı olarak verdikleri zavallı sandviç, İsviçre Havayolları’na karşı hayalkırıklığı yaratıyor, sonradan ikram edilen gofret durumu telafi etmiyor.

Çaka’nın uyuyarak, Çağan’ın kitap okuyarak (artık büyüdü ), benimde biraz İsviçre çalışarak geçirdiğimiz yolculuk, Cenevre Havalimanı’nda son buluyor. İner inmez ilk iş, havaalanı information ofisinden tüm aile için geçerli  ”Swiss Pass”  bileti alıyoruz. Sizin belirttiğiniz sürede, tüm ülkede, tüm tren, otobüs, tramvay ve vapurlarda ve bazı çekişli trenlerde de %50 olacak şekilde geçerli, sınırsız seyahat bileti. Bu bilet bize, tüm seyahatimiz boyunca müthiş bir özgürlük ve ekonomi sağlıyor.

Havaalanından trene binerek, Cenevre ana tren garına (Gare Centrale ) ulaşıyoruz . ”Bütün trenler, Cenevre’de durur.” Garda yazan fransızca cümlenin tercümesi olan bu deyiş adeta Cenevre’nin özdeyişi olmuş. İsviçre’deki saniye şaşmayan ve neredeyse her köydeki her eve ulaşan tren sisteminin en önemli merkezi Cenevre. Sadece İsviçre’nin değil, Avrupa’nın istediğiniz pek çok şehrine de buradan ulaşmak mümkün.

Oteli bulmamız çok kolay oluyor, çünkü ağırlıklı olarak şehir dışı geziler planladığımız için, oteli garın yanındaki otellerden seçtik. İki bina ilerleyince, otelimize geliyoruz. Hotel Cornavin, dört yıldızlı, adını Gar Meydanı olan Cornavin Meydanı’ndan alan, modern ve temiz bir otel.

Haftasonları iş otelleri genelde boş olduğundan, hem fiyatları daha uygun oluyor, hemde bizim gibi sabahın 09.00 unda da gelseniz, boş ve hazır oda bulunabiliyor. Kısaca yerleşip, biraz el yüz yıkadıktan sonra, hemen kahvaltı yapabileceğimiz uygun bir yer aramak üzere dışarı atıyoruz kendimizi.

Geneve_2005_001_Ork.ch[1]Cenevre şehrinin ilk yerleştiği, Rhone nehrinin Leman Gölü’ne ( Cenevre Gölü )döküldüğü bölge olan eski şehirin, karşı kıyısında yer alıyor otel.”Paquis” adı verilen bu bölge,daha yüksek yıldızlı ve pahalı otellerle ,casino’nun bulunduğu elit kesim.Jet d’eau ( Su jeti ) nun karşısına geliyor ve güzel bir manzara imkanı veriyor.

Mont-Blanc köprüsünden geçerken, havanın umduğumuzdan daha soğuk olduğunu donarak farkediyoruz ve her zaman Avrupa iklimini, İstanbul iklimi gibi düşündüğümüz için kendimize kızarak, bir hafta boyunca donacakmıyız paniğine kapılıyoruz. İstanbul ile aynı sıcaklık değerine sahipde olsa,  Avrupa her zaman daha soğuk .

Köprünün üzerinde iken, su jetinin güzelliği haricinde özellikle dikkat çeken nokta, karşıdaki binaların çatılarında aklınıza gelen veya gelmeyen tüm saat markalarının, iri harlerle yazılmış reklam tabelaları oluyor. Ne kadar çok saat markası varmış şaşırıyorsunuz.

Köprünün bitiminde ,”Jardin Anglais” , ( İngiliz Bahçesi ) adındaki parkta, Çiçek saati sizi karşılıyor. Saatler şehrine hoşgeldiniz demek ancak bu kadar sevimli olabilir. Mevsime göre çiçekler değiştiriliyormuş.

Otelden aldığımız haritada, farklı renkle (genelde pembemsi)boyanmış olduğu için, merkezin ve yaya bölgesinin neresi olduğu konusunda harita üzerinde tahmin yaparak, ”Marché Croix D’or” a ulaşıyoruz. Bu cadde, boylu boyunca bizim İstiklal Caddesi tarzında, hareketli bir yer.

OLYMPUS DIGITAL CAMERAGelene kadar yolda rastladığımız çikolatacılardan çocukları zor uzaklaştırabildiğimizden, gözümüze çarpan en ihtişamlı vitrine sahip pastaneye giriyoruz hemen .Cafe Martel, vitrindeki seçenekleri görsel olarak oldukça iştah açıcı görünen, tatlılar, sandviçler, deniz ürünlü kanapeler ve çikolatalarla dolu rafları olan bir yer. Cumartesi olduğu için çocuklu ailelerin ağırlıkta olduğu müşteriler, genelde tek tabakla yetinirken, bizim masa tabaklarla dolup dolup taşıyor.İsviçreliler için alışılmamış bir durum sanırım, çünkü yaşlı ve şık giyimli hanımlar, bize bakışlarını saklayamıyorlar.

Karnımız doyunca her zamanki gibi sakinleşyoruz ve tura başlıyoruz. Confederation Meydanı’nda, Özgürlük Anıtı‘ndan, Rue de la Cité caddesine dönerek, eski şehir merkezinin yer aldığı tepeliğe çıkıyoruz.

Cenevre, İsviçre’nin en doğusu. Neredeyse mahallelerin arkası Fransız sınırı.Leman Gölü’nünde güney kıyıları Fransız toprakları.Bu bölge İsviçre için önemli ve şehirleşmiş bir merkez ama, Fransa için uç bir nokta. Fransa sınırlarındaki yerleşimler, sevimli dağ köyleri olarak kalmış, Cenevre’den gezilerle gidilebiliyor.

Eski şehir merkezi, oldukça dar bir alan. Reform Müzesi,Belediye Sarayı ,Tavel House ve Saint-Pierre Katedrali görülmesi gereken başlıca yapıları.

İsviçre sivil yaşamının anlatıldığı Tavel House‘un, çocuklar için ilginç olacağını düşünüyoruz. Genişletmek için daha sonraları yan binayı da müzeye ekledikleri bu ev-konak, İsviçre’nin geçmiş dönemlerde sivil ev hayatı ile ilgili bilgiler sunuyor. Odalarda gündelik eşyaların olması ve yaşamış kişilerin resimlerinin duvarlarda görülebilmesi daha sıcak ve gerçekçi bir ortam OLYMPUS DIGITAL CAMERAyaratmış.

Müze evin en üst katında Cenevre şehrinin ikinci dünya savaşında ne hale geldiğini gösteren resimler ( neredeyse her sokak )ve daha sonra yapılan restorasyon çalışmalarına ait bilgi ve fotoğraflar var.Konu ile ilgili mimar ve şehir plancılarının burada bir gün geçirmemelerine imkan yok. Benide çekerek çıkarmak zorunda kalıyorlar. Çocuklar yüzünden kaçırdığım pek çok müze ve sergiye üzülmüştüm ama bu arşive en azından bir yarım saatçik ayıramadığım için kahroluyorum.

Tavanarası da, Cenevre’nin tarihsel süreçteki gelişimini anlatan oda büyüklüğünde dev bir makete ayrılmış.Başka bir grubu ağırlamak için bekleyen iki İsviçreli görevli hanım, bazı kelimeler tanıdık geldiği için konuştuğumuz dilin hangisi olduğunu merak ediyor. İstanbul’u daha önce ziyaret etmiş olmaları, bazı kelimeleri yakalamalarını sağlamış.Bize kısaca maket hakkında bilgi veriyorlar.

OLYMPUS DIGITAL CAMERATavel House’dan çıktıktan sonra, dolaşarak tekrar göl kenarına ”Jardin Anglais” parkına iniyoruz. Burası göl etrafından geziler düzenleyen teknelerin kalkış noktası olduğu gibi, şehirde farklı noktalara turistik turlar attıran gezi trenlerinin de kalkış noktası.

Gemi saatleri uzun ve trende çocuklar için daha eğlenceli olduğundan, treni tercih ediyoruz. Şehirde 3 farklı güzegahta tren turları var. Şehir dışında ise, yine Cenevre Gölü‘nün kıyısında ama Fransız topraklarında, Yvoire kasabasına düzenlenen, küçük geziler mevcut.

Biz birazda dinlenmek için Old Town’ı tekrar gezip, anlatılanları dinliyoruz. Üniversite bahçesinin ortasından geçerken, gençlerin ne kadar keyifli ortamlarda okuduklarına gıpta ediyoruz.  ”Eaux Vives”denilen göl kenarındaki bölgeyi de geziyoruz trenle ve Cenevreli’lerin gölü her çeşit su sporunu yapmak için kullandıklarını öğreniyoruz.

OLYMPUS DIGITAL CAMERACenevre, sakin ve huzurlu bir şehir olduğunu hemen gösteriyor. Şehir merkezinde bile bunu hissederken göl kenarında göze çarpan yeşillikler içindeki bahçeli evler ve mahalleler nasıl bir yaşam keyfi sunuyordur kimbilir diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.

Gün erken başladığı için dinlenme ihtiyacı artık kendini hissettiriyor. Yurtdışı klasiğimizi bozmadan yine bir MCDonalds ziyareti yapıyoruz. Cenevre‘de ve daha sonra göreceğimiz üzere, tüm İsviçre’de, her yerde Migros var. Çocuklar ”anne burada da mı Migros buldun ” diyerek alay ediyorlar. Ertesi gün pazar olduğu için, kapanmadan, her zamanki gibi su, cips, çikolata, bisküvi ve ıvır zıvır alıyoruz. Bizim için başka kültürleri tanımanın bir yolu da marketlerde satılan ürünler, yerel halkın aldıkları ( evet utanmadan sepetlerine gözatıyorum ) ve yedikleri abur cuburlar.

Otele ulaşınca tekrar dışarı çıkacak hali bulamıyoruz, erken kalkmanın ve hava değişiminin de verdiği yorgunluk hepimizi vuruyor. Aldıklarımızla odada keyif yapıyoruz.

İsviçre’yi şimdiden sevdik….

isvicre-2-gun-neuchatel

isvicre-3-gun-montroveveylozan

isvicre-4-gun-la-gruyere

isvicre-5-gun-cenevrezurih

isvicre-6-gun-st-gallenluzern

isvicre-7-gun-interlakenbern

isvicre-8-gun-zurihistanbul

 

william-tell-isvicre

 

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Paylaşın: