25 Haziran Perşembe
Oteller, kumarhaneler, alışveriş, yeme-imce, şovlar, David Copperfield, gezilecek yerler, Wynn otel
Dün akşamüstü otele geldik ve dünden beri adeta bir masal dünyasında yaşıyoruz. Çölün ortasında yaratılmış bir vaha Las Vegas. Ama tesadüfi değil çünkü çok yakınında Colorado Nehrinin suları ve bu sulardan elektrik üretilmesi için yapılan dünyanın en büyük barajı Hoover Dam bulunuyor. Las Vegas’taki sarfiyatı ve gece ışıklarını görünce ancak dünyanın en büyüğü yeter diye düşünüyorsunuz.
Las Vegas, Nevada eyaleti sınırlarında kalıyor. Yani Kaliforniya’dan Nevada’ya geçmiş oluyoruz. Nevada eyaleti tüm Amerikan Birleşik Devletleri’nde kumarın ve fuhuşun yasal olduğu tek eyalet. Buna karşılık çok sıkı uyuşturucu yasaları var ve kumarhanelerde göz açtırılmıyor. Hatta çok cüzi miktarlar bile kazanmanıza pek izin verilmiyor. Bizzat yaşadığım üzere, basit taktiklerle sizi kaybetmeye yönlendiriyorlar.
Las Vegas, ABD’nin kurulduğu dönemlerde bir demiryolu geçiş istasyonu olması sebebiyle mafya ve organize çetelerin bulunduğu, denetimden yoksun bir kent. Bu durum, 1900’lerin başına kadar sürüyor. 1931 yılında kumarhanelerin ABD’de legal statü kazanmasının ardından, eski bir gangster olan Bugsy Siegel burayı bir kumarhane merkezi şeklinde tasarlıyor ve bunu hayata geçiriyor. 1940’lardan sonra artan ilgi ile birlikte şehrin nüfusu ve ekonomisi katlanarak artıyor.
Bugünkü yapılanması tamamen oteller, otellerdeki, otel dışındaki kumarhaneler ve gece şovları üzerine. Şehrin strüktürü de bu doğrultuda şekillenmiş. Tek bir cadde üzerinde, Las Vegas Strip, bütün oteller yerleşmiş durumda. Tüm alışveriş ve hareket bu cadde üzerinde. Sadece bir blok arkasına kadar ana döngü sürüyor. Ama kuşbakışı baktığınız zaman son derece açık bir düzlüğe yayılmış koca bir şehir görüyorsunuz. Yayılan yerleşim, bu cadde üzerindeki hayatı yaşatan çalışanların oturdukları mahalleler. Çalışan nüfus neredeyse bir ülke gibi. İnanılmaz bir sarfiyat ve devir daim söz konusu.
Oteller, kumarhaneler
Las Vegas otel ve kumarhaneleri genellikle dünyanın ünlü mimari eserlerinden esinlenerek tasarlanmış. İtalyan tarzı dekore edilmiş Bellagio Oteli, hemen önündeki büyük havuz şovuyla ünlü ve bu otel bir çeşit Las Vegas otellerinin simgesi. Otelin çok sayıdaki restoranlarında dünyanın en ünlü aşçıları görev yapıyor, sanat müzesinde Monet’in orijinal eserleri sergileniyor. Otel en büyük popülaritesini yakın zamanlarda çekilen Ocean’s Eleven ve Ocean’s Twelve adlı macera filmlerine mekân olmasıyla sağlamış.
Otel Venezia da İtalyan tarzı bir mimariye sahip ama asıl özelliği bodrum katlarında Venedik kanallarının yaratılmış olması. Size kumar ve eğlence ile birlikte Venedik’te ve İtalya’da olduğunuz imgelemini sunmak istiyorlar.
Mandalay Bay otelleri, sarı cepheli iki parlak devasa bloktan oluşuyor ve cadde üzerinde ilerlerken ebatlarıyla ilginizi cezbediyor. Bir köşe başında ise tüm Amerikan sembolleri bir araya getirilerek yüksek katlı renkli ve tipsiz binalarla New York etkisi yaratılmaya çalışılmış.
MGM otelleri, mavi kütlesel yapısıyla ilgi çekici bir özelliğe sahip değil. Bu büyük oteller grubunun cazibesi bünyesinde barındırdığı pahalı gece kulüpleri, restoranlar ve şovlarda. Biz de David Copperfield şovuna bu otelde gidiyoruz. İçini, koyu, kasvetli ve karmaşık buluyoruz. Son derece sevimsiz geliyor ve özellikle Amerikan futbol ligi ve at yarışlarının izlendiği yarış izleme bölümü biraz önüne gelen dolmuş gibi irrite edici bir etki yaratıyor.
Ceaser’s Palace oteller grubu tema olarak Roma medeniyetini, bir piramit şeklinde inşa edilmiş Luxor otelleri ise Mısır medeniyetinin simgelerini kullanmış. Bir başka otel, tamamen Paris konseptine odaklanmış. Las Vegas Strip yada Las Vegas Bulvarı üzerinde ise M&M’s, Hard Rock Kafe, Harley Davidson Cafe gibi markalar kendi isimlerini ifade eden sembollerin dev boyutta bir maketini yapmışlar.
Ancak açık söylemek gerekirse yol boyunca bu tarz yapılar karikatür gibi komik bir görünüm sunuyor olsa da bir arada olunca eğlenceli ve coşturan bir etki yaratıyor. Avrupalılar ya da Avrupa’yı gezmiş insanları sadece güldürüyor. Bu tarz uygulamalar açıkçası bana, Avrupa’yı gezmeyi akıl edemeyen ama parasını Las Vegas’a gelip kumarda harcayan cahil Amerikalılara yönelik bir kandırmaca gibi görünüyor.
Bunun sonucunda, Ne işin var orda denilebilir, Las Vegas’a gitmeyelim mi ? Hayır, kesinlikle imkânı olanların bu yapaylığın en üst boyutta olduğu eğlence dünyasını mutlaka görülmesi gerektiği fikrindeyim. Fırsatım olursa da mutlaka yine giderim. Çünkü taklitliğin yarattığı kendine özgünlüğüyle bambaşka bir dünya. Kalmak için favorim, Mandarin Oriental ve elbette Wynn.
Kumarhaneler
Tüm otellerin elbette kumarhaneleri var. Otelde kaldığınız zaman kumarhaneye istediğiniz gibi girebiliyorsunuz. Ama kalmasanız da istediğiniz kumarhaneye girebiliyorsunuz. Nereyi seçeceği konusunda zevk ve tercih kişiye kalmış. Oteller haricinde de sadece kumarhane işletmeleri var ancak buraları daha ziyade, masa minimum oynama parası düşük olduğu için ( bir seferde koyacağınız para miktarı – min.bet ) çok fazla önüne gelenin dolduğu yerler. Kalabalık ve kargaşa içinde oluyor. Makinelerde kazanma şansının ise neredeyse sıfıra yakın olduğunu söylemeliyim. Çünkü tüm işletmeler makineleri belli bir oranda kazandırmaya programlar. Kazanmak için daimi olarak kaybeden birinin kalktığı makineye oturmanızı öneririm.
Kumarhanelerin çoğu otellerin içinde olduğu için çocuklarla gelen aileler, mecburen bu oyun salonlarının önünden, içinden v.s. geçiyor. Bebek arabalı misafirler için de durum aynı. Çocukların ebeveynlerinin yanında seyretmesine bir raddeye kadar izin veriyorlar, tek kural oynamaması. Siz diyelim makinede oynarken çocuğunuz gelip kolu çekerse hemen dibinizde bitip uyarıyorlar. Canlı oyun masalarında da durum farklı değil. Sizin 21 yaşından küçük olduğunuza kanaat getirirse anında kimliğinizi istiyorlar ve gösteremezseniz kibarca men ediliyorsunuz. Yaş konusundaki kontrol oldukça sıkı.
Alışveriş
Las Vegas bulvarının nihayetlendiği güney ve kuzey ucunda iki adet Premıum Outlet bulunuyor. Buradaki ürünlerin yine bu outletlerin politikası mertebesinde ucuz olduğunu ve sürümden dolayı mal çeşitliliğinin de çok fazla olduğunu söyleyebilirim. Çok çok rahat bir yarım günden fazlasını geçirebilirsiniz.
Ayrıca yol üstü kısıtlı alışveriş mağazalarından başka, Fashion Show Mall isimli bir kapalı avm bulunuyor ki gerçekten oldukça büyük ve güzel Amerikan mağazaları var. Otel içlerinde de özel marka mağazaları yer alıyor ki onlar pahalı işte, hem de ciddi pahalı.
Yeme-içme, kıyafet
Las Vegas’ta yemek yemek çok ucuz değil. Öyle basit atıştırmalık fast food bulmak mümkün ama düzgün bir şey yiyeceğim derseniz iyi bir parayı gözden çıkarmak gerekiyor. Gordon Ramsay’den başlayıp sayısız dünyaca ünlü veya Amerikan şef burada restoran açmış ya da adını vermiş.
Otellerdeki restoranlara, rezervasyon yapmak şartıyla gidebiliyorsunuz nerede kalırsanız kalın. Ama çok ciddi kıyafet kuralları var ve hiçbir şekilde esnemiyorlar, otel müşterisi olsanız bile. Erkeklerde mutlaka uzun pantolon isteniyor ve bu kural çocuklar içinde geçerli. Çaka’nın 11 yaşında olması bile durumu kurtarmıyor. Uzun pantolon derken eşofman altını da kabul etmiyorlar.
Biz, çocuklara gündüz sıcaklığı 50 derecelere vuran bir yer için uzun pantolon getirmeyince ( bizde de yok zaten ) bu restoranların hiç birini, elim bir hazinle, deneyemiyoruz. Oldukça katı, ağırbaşlı bir kıyafet uygulaması söz konusu. Kumarhanelere de aynı şekilde uygunsuz kıyafetle giremediğiniz gibi otel içinde de mayoyla filan dolaştırmıyorlar.
Bu kadar eğlenceye dönük bir yerde başıboşluk hüküm sürer sanıyorsunuz ancak durum tam tersi. Zaten böyle yapmasalar, işin ucunu başını yakalayamazlar ve olay çığırından çıkar. Las Vegas’ı uyguladığı katı disiplin nedeniyle sağladığı düzenden ötürü takdir ediyorum.
Tüm bu uygulamalar, içkinin, uyuşturucunun ve paranın gırla döndüğü bir ortamda kimse kimseyi rahatsız etmesin, edep sınırları çerçevesinde herkes eğlenceden payını alsın mantığıyla yapılıyor. Ve bu disiplin sonucunda da Las Vegas, çocuklu ailelerin, yaşlıların, grupların, her cins, ırk ve milletten insanın gelip keyifli bir tatil yapabileceği bir belde haline geliyor.
Şovlar
Kumar oynamasanız da Las Vegas’ta yapılabilecek çok şey var. Bizim deneyimleyemediğimiz güzel akşam yemekleri haricinde sayısız gösteri ve şov var. Herkese, her zevke hitap edecek türden. Üstelik bu şovlar son derece pahalı prodüksiyonlar. Sahneler çok büyük ve en son teknolojik donanıma sahip. Las Vegas şovu sıfatının gösterinin başarısını anlatmak amacıyla boşu boşuna eklenmediğini bir ikisini izleyince anlıyorsunuz.
Bizim gittiğimiz dönemde en popüler şovlar, The Dream, Show Stoppers , Cirque du Soleil ve David Copperfield idi. Gösterilerin çoğu görkemli müzikaller. Zaman zaman önemli sanatçıların konserleri de oluyor ki bir döneme damga vuran da Las Vegas ve Frank Sinatra.
David Copperfield
Las Vegas gösterilerinin en pahalı ve süreklilerinden biri. Masalı bir sahne düzeninde oturuyorsunuz. David bey son derece enteresan bir kişilik. Alaycı bir yapısı var ve şovun çoğu sohbet halinde onun yaptığı espriler üzerinde dönüyor. Ama bir şey yaptığı zamanda ağzınız açık kalıyor.
Kendisini yok edip başka taraflardan çıkması çok sıradan kalmışken sahneye bir araba çıkarması hele ki en sonunda bir dinazora yer vermesi sizi şoke eden ve uzun süre nasıl yapmış olabileceğini düşündüren gösteriler. Tabii para parayı getirir. Zengin bir kişi olması prodüksiyonlarında parayı verip ileri teknoloji kullanmasını sağlıyor, böylece ününe ün katan şovlara imza atıyor.
Gezilecek yerler
Kumarhaneler, şovlar ve alışveriş merkezleri haricinde ilgi çekebilecek başka müzeler v.s. de var. Ama benim önerim gündüz vakti çok fazla dışarı çıkmamanız yönünde olacaktır. Çünkü haziran ayında 50 derecelere varan nefes alınmaz bir ısı söz konusu. Üst geçit merdivenlerinin asansör veya yürüyen merdiven şeklinde olması da insanların dışarıda fazla efor harcayamadıklarının göstergesi.
Startosphere isimli bir kule bulunuyor, buraya çıkıp Las Vegas’ı kuşbakışı seyredebilirsiniz, yemek yiyebilir ve yine kumar oynayabilirsiniz. Yeniden evlenme meraklılarına hizmet veren sayısız küçük şapel var belki evlendiğinizi çocuklarda görsün düşüncesine kapılabilirsiniz.
Wet’n Wild isimli bir su eğlence parkı, The Adventure Dome isimli bir eğlence merkezi bulunuyor. Mandalay Bay otelinin içinde köpekbalığı akvaryumu var. Olmazsa olmaz bir Mme Tussaud mumya müzesi burada da konumlanmış.
Her gece saat 22.00 de Bellegio otelin önündeki fıskiyeli su havuzunun gösterisi Las Vegas’ın görülmeden dönülmemesi gereken bir şaheseri.
Bana en ilginci ve dışarı çıkabilseydik çocukları mutlaka götürmek isteyeceğim yer Neon Museum gibi göründü. Las Vegas, gece ışıkları ve dev reklam panolarıyla ön plana çıkmış bir şehir ve ilgi çekmek için Neon ışıkların her şekli, cinsi kullanılmış. Bir neon ışık ve tabela şehrinde bu konudaki müze ilgi çekici olabilir diye düşündüm.
Bu arada Las Vegas’ın neden geceleri yaşayan bir şehir olduğunu ancak gidip yaşayınca anlıyorsunuz. Konunun kesinlikle kumar ve gece hayatıyla ilgisi yok bence. Olay gündüz vakti nefes alamamanızla alakalı. Ancak gece serinliğinde yaşanabilir bir iklime sahip.
Otelimiz Wynn
Kaldığımız otele o kadar hayran oluyoruz ki aksaklıkları umursamıyoruz bile. Daha kapıdan girer girmez otel renkgarenk çiçekli lobisiyle bizi kendine hayran bırakıyor. Öyle üç beş vazoya çiçek koyma meselesi değil, tüm bir orta avluyu çiçek bahçesine- yer, tavan, etraf şeklinde- dönüştürme meselesi bu. Girer girmez renk cümbüşü sizi esir ediyor ve bu renklerin dansında sizde ğlenmeyi arzuluyorsunuz.
Mimari olarak hafif kavisli koyu parlak cepheli iki bloktan oluşuyor, Wynn ve Encore. Encore tarafı daha hesaplı ancak otelin tüm imkânları ortak. Encore tarafı gençler, Wynn tarafı yaşlılar ve aileler tarafından tercih ediliyor.
Otel kumarhane işletmecisi Steve Wynn’den alıyor adını. 2.7 milyon dolara mal olmuş. Encore ‘daki lerle beraber toplam 4750 odası, Wynn’i dünyanın en geniş altıncı oteli yapıyor. Kumarhanesi 10.300m2 üzerine kurulu ve Las Vegas kumarhaneleri içinde en güzel kumarhane ödülüne, dünyada hiçbir kumarhanenin almadığı kadar çok ödüle sahip. Bu kadar büyük bir alanı son derece basit bir düzenle organize ettikleri için size kesinlikle karmaşık ve kalabalık gelmiyor. Renk uyumu ve ahenk okşayıcı.
Otel, Forbes, Zagat ve Michelin derecelendirmelerinde en üst puan seviyesinde. Condé Nast Traveler’ında her sene Altın Listesinde yer alan ‘’top hotels’’ grubunda yer alıyor. Otel-restoran ve spa kategorilerinde 2007 yılından beri hep ‘’en iyi ‘’ ödüllerini almış.
İki ayrı tiyatrosu, kongre merkezi, golf kulübü, evlendirme dairesi, özel markaların yer aldığı bir arkadı, sayısız restoranı, gece kulüpleri ve yaklaşık 7 yüzme havuzuyla , bir o kadarda süs havuzunu bünyesinde barındırıyor. www.wynnlasvegas.com
Yukarıda yazdığım gibi kıyafet ciddiyeti nedeniyle restoranlarını deneyemiyoruz ama The Buffet denilen restoranda açık büfe bir kahvaltı ve akşam yemeği alıyoruz. Her ülkenin karakteristiklerine göre oluşturulmuş standlarda bırakın ne yiyeceğinizi nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz. Fiyatında sunulanlara göre orantılı olduğu bu büfe, sadece bir açık büfenin ulaşabileceği boyutu görmek açısından ziyaret edilebilir yoksa insanoğlu olarak o raddede yemek yeme olanağı yok.
Havuz ortamında otelin sunduğu elegan şıklık devam ediyor. Gün içinde veya en makulü sabah biraz keyif yapmak için ziyaret ediyoruz. Ama hava o kadar sıcak ki tüm o ortamın güzelliğini öldürüyor. Havanın sıcaklığı suyu da ısıttığı için havuza girmekle girmemek arasında sadece basit bir ıslaklık hissediyorsunuz o kadar. Çocuklar bile biraz debelenip bir zevk almayıp bunalınca, bir daha mayo giy çıkar zahmetine katlanmak istemiyorlar.
Gece şovları oldukça görkemli ve kaliteli. Gösterilerde yer alan sanatçılar öyle rastgele değil, önemli, tecrübeli sanatçılar. Prodüksiyonlarda en ufak bir aksama söz konusu değil. Fiyat olarak da makul sayılabilir.
Kumarhane ise gerçekten sadece ortada dolanmaktan dahi zevk aldığınız bir ferahlığa sahip. Biz çok geç saatlere kadar kalamadığımız için kalabalıklaşınca ne oluyor bilmiyorum ama ortamın seçilen renkleri ve atmosferi rahatsız etmiyor. Sadece canlı oyun masalarında ( Blacjack, rulet ) sizin biraz tecrübeli ve kazanmaya eğilimli olduğunuzu görür görmez hemen krupiyeri değiştirerek daha tecrübelisini, hızlısını yolluyorlar. Bilinen en basit ve etkili kural budur ve hiçbir şey yapamaz, hiç bir şey iddia edemezsiniz. Sadece burada bu işlemi çok çabuk ve aleni yapıyorlar.
Wynn oteli çok seviyoruz, klimalarından donuyoruz ama dışarıda nefes alamayınca nedenini anlıyoruz. Las Vegas deneyimimizde güzel bir durak noktası olarak Amerika’nın bu kendine özel kasabasını sevmemde önemli bir etken oluyor…
bati-amerika-1-gun-ucus-otele-varis
bati-amerika-2-gun-los-angeles-santa-monica-hollywood
bati-amerika-3-gun-los-angeles-universal-studios
bati-amerika-4-gun-pacific-highway-coast-san-diego
bati-amerika-5-gun-san-diego-harbor-outlet
bati-amerika-6-gun-san-diego-seaworld-gaslamp-quarter
bati-amerika-7-gun-san-diego-coronado-la-jolla
bati-amerika-9-gun-las-vegas-grand-canyon-hoover-dam