Çocukla Geziyorum

BATI AMERİKA – 9.gün LAS VEGAS Grand Canyon, Hoover Dam

SkywalkFromOutsideLedge

26 Haziran Cuma

Grand Canyon, Hoover Dam

Las Vegas’a gelip etrafında yer olan doğanın muhteşem oluşumlarını gezmeden olmaz. Ancak Las Vegas’ daki tur programlarına bakarsınız iki şey sizi şaşırtır. Birincisi sayısız tur arasında çoğunun sabahın körü denilen bir saatte başlıyor olması – 06.00 yada en geç 08.00 gibi, ikincisi, astronomik fiyatlar.

untitled (2)Her ikisinin de ortak sebebi mesafelerin uzak oluşu. Sadece Hoover Dam barajı yarım saatlik bir mesafedeyken Grand Canyon 2,5 saatlik bir mesafede, trafiksiz, virajsız, yokuşsuz dümdüz çöl yolunda olduğunuz halde. Bu nedenle öğlen 50-60 derecelik sıcaklara kalmadan sabahtan bütün gezme işini halletmek için çok çok erken saatlerde geziye başlamak gerekiyor. Uzak mesafelerden dolayı da maalesef benzin masrafı, turları pahalı hale getiriyor. Zaman kısıtlaması yüzünden araçlı turlardan ziyade uçaklı turlar çoğunlukta, her türlü zevke göre çeşit çeşit seçenek sunuyorlar.

imagesTM9U99E6Las Vegas’tan kalkan özel helikopter seferleri var ki öyle böyle bir para değil. Uçaklı turların çoğu sizi yine 1 saat kadar bir otobüs yolculuğuyla Boulder City isimli bir kasaba havaalanına götürüp oradan uçağa bindiriyorlar. Tur seçeneğine göre değişen uçak turlarının çoğu sandığınız gibi Grand Canyon’un tamamını gezdirmiyor ve pek azı pik noktası Eagle Point’ten geçiriyor. Çünkü uçakla bile uzak bir mesafe.

grand canyonSabahın köründe olmasa da saat kurup erkence kalkıyoruz ve alelacele yola çıkıyoruz. Önce Grand Canyon’a gideceğiz. Hoover Dam’ı ve Lake Mead baraj gölünü geçerek yoldaki tabelalara göre ilerliyoruz.

Büyük Kanyon Ulusal Parkı ( Grand Canyon ) Arizona eyaleti sınırlarında, Kolorado Nehrinin oluşturduğu bir kanyon ve ABD’deki ilk ulusal parklardan biri. Kanyon, Kolorado Irmağı’nın kanalı milyonlarca yılda yarmasıyla oluşmuş. 466 kilometre uzunluğunda ve 400 metre ile 2.4 kilometre genişliği arasında değişkenlik grand canyongösteriyor. Derinlik olarak da 1600 metreye kadar ulaşıyor. Bu kesiklerde Dünya’nın 2 milyar yıllık tarihi var. Kanyonun katman katman renkten renge değişen şekli, morfolojik yapısıyla size binlerce yıllık oluşumu özetliyor.

Büyük Kanyon’un bir Avrupalı tarafından fark edilmesi ilk kez 1540 yılında; İspanyol Garcia Lopez de Cardenas tarafından olmuş. İlk bilimsel araştırma ise John Wesley Powell eşliğinde 1869’da gerçekleşmiş. Kızılderililer ise kanyonun duvarlarında yerleşim birimleri kurmuşlar. Bugün Grand Canyon’un bulunduğu arazi Hualapai, Havasupai ve Navajo  yerlilerine ait. Buradaki tüm turistik işletmeyi onlar yapıyor ve geliri onlar alıyor. www.hualapaitourism.com

Bizim gideceğimiz nokta Grand Canyon West yani batı tarafı yoksa, kanyon boydan boya çok uzun kilometreler boyunca uzanıyor.

dolan spirngsHoover Dam’dan sonra karşımıza çıkan ilk enteresan yer Dolan Springs kasabası oluyor. Su kaynakları olan yerlerde küçük yerleşimler kurup oraya ‘’springs ( pınar )’’ adını vermişler. Burada bize enteresan gelen nokta, göz alabildiğine yarı çöl arazide birbirlerinden çok çok açık mesafelerde konteyner tarzı evlerden oluşan bir yerleşke olması. Öyle ki bu evlerle iletişim için olan, olmayan yollardan tek tek ulaşmayı denememişler, tüm evlerin posta kutularını yol boyunca sıralamışlar.

dolan spirngsPosta kutularına bakınca azımsanmayacak bir ev sayısı olduğunu varsayıyorsunuz ama neredeyse hiçbiri gözükmüyor ancak yol kenarına yakın olan birkaçı. Merkez olarak bir polis binası, küçücük bir şapel – okul ve bar-bakkal tarzı bir yer geçiyoruz. Toprak sadece kaktüs yetişebilen çöl. Bu durumda bu insanlar burada ne yiyor, ne içiyor, nasıl geçiniyor.

DSC_1240[1]Dolan Springs’ ten sonra ( İ 40 ) otobanına çıkarak bir müddet hatırlı bir trafikle beraber ilerliyoruz. Kanyon okuna göre kuzey yönüne saptıktan çok kısa bir zaman sonra hayatımızda gördüğümüz en enteresan ormanla karşılaşıyoruz, Joshua Tree Forest. Joshua Tree dedikleri ağaçsı kaktüsler. Ve bu ağaçsı dikenli bitkiler sık bir orman oluşturuyorlar. Kesinlikle, hiçbir ormana benzemeyen ama gerçekten bir orman özelliği gösteren flora şimdiye kadar gördüğümüz en ilginç şeylerden birini untitledoluşturuyor.

Yine kimsenin ortalarda görünmediği bir hayalet konteyner kasabasından geçtikten sonra – burada evler daha sık – Grand Canyon West Hoşgeldiniz tabelası karşımıza çıkıyor. 6 mil kadar gidince geldiğiniz Ziyaretçi Merkezi – Visitor Center-da aracınızı mecburi olarak park ediyorsunuz. Bu noktadan sonra gidilecek noktalara işletmenin otobüsleriyle devam ediliyor.

untitledVisitor Center, ziyaretçilerin her türlü ihtiyaç ve sorularının karşılanması için kurgulanmış basit bir yer. Bir kafesi, bekleme salonu, tuvaletleri, hediyelik eşya mağazası var. Buradan bizzat gerçek yerlilerden bir ‘’dream catcher’’ alıyorum. Yerli tabiriyle ‘’kâbus kovalayan’’. Yerliler şöyle diyor kısaca : Yatağına yada pencereye as. Kötü rüyalar ortadaki ağda toplanacak. Güzel rüyalar deliklerden yolunu bulacak ve sabah güneşiyle Büyük Ruh’a sunulacak ve yatağında ettiğin dualar ağın yakaladığı kötü rüyaları yakacak ’’ grand canyonUggh ! Selam sana Büyük Ruh !

Otobüslere binmeden önce gitmek istediğiniz noktalar için bilet alıyorsunuz. Aynı zamanda merkezin hemen karşısında bulunan helikopter pistinden de helikopter turları satın alabiliyorsunuz. En basitinin 15 dakika 125 dolar adam başı olduğunu ve en az bir 45 dakika kadar beklemek gerektiğini ekleyeyim.

Üç ayrı nokta var. Eagle Point- Grand Canyon’un en fotojenik pozlarının çekildiği, en büyük ve görkemli kayalığın olduğu ikonik nokta. İsterseniz ilave ücretle grand canyonSkywalk denilen cam terasa çıkarak kanyonun üstünde boşlukta yürüyormuş macerasını da yaşayabiliyorsunuz. İki çadırdan oluşan bir yerli kasaba bozması ve oldukça geniş bir yemek yeme açık alanı bulunuyor.

Guano Point – Bir market, akşam yemeği için restoran ve yine etkili bir manzara noktası sunuyor. Tüm bu iki noktanın aksi istikamette bulunan Hualapai Ranch- ise küçük bir yerli kasabası maketi. Burada atlarla, kementlerle v.s. yerli şovları yapılıyor.

grand canyonYavaş yavaş ısınan havaya göre fazla oyalanmadan biletimizi alıp, otobüse binerek Eagle Point noktasına gidiyoruz. Ekstra para verip Skywalk’a girmeden de kanyonu tüm ihtişamıyla seyredebiliyorsunuz. Evet gerçekten ihtişamlı, evet gerçekten çok derin, evet gerçekten çok egzantrik, evet gerçekten olağanüstü.

Sarı kızıl kahve katmanların, milyonlarca yıllık derinliğin önünde durup baktığınızda kendinizi bir nokta, an’ı ise hiç olarak algılıyorsunuz. Dünya, insan olsa da olmasa da oluşumunu ve yaşamını sürdürecek öleceği an’a kadar. Aslında grand canyonnehrin vadiyi oyması halen devam ediyor, bitmiş tamamlanmış diye bir şey yok sadece sizin hayatınızın algılamasına olanak vermeyen bir yavaşlıkta sürüyor. Ve o yavaşlık sizin hayatınızla değil onun, dünyanın ömrüyle kıyaslanıyor. Çünkü aslında bir insan yaşamı dünya sürekliliğinde hiçten daha da az bir şey.

Dünyadaki en büyük boğaz olması, prehistorik çağlardan izler taşıması, kendine özgü bir flora ve faunaya sahip olması ve dünyanın jeolojik oluşumuna yol göstermesi açısından Grand Canyon Ulusal Parkı, 1979 yılında Unesco Dünya SkywalkFromOutsideLedgeMirası Listesi’ne alınmış.

Çekebildiğimiz her manzarasının fotoğrafını çekip, yaklaşabildiğimiz kadar kenarına yaklaşıp biraz cesaret sınadıktan sonra Skywalk denilen cam terasa gidiyoruz. Burada kamera ve cep telefonu kabul etmiyorlar ve bir dolaba bıraktırıyorlar çünkü onlar resim çekerek fahiş fiyatla size satıyorlar. Yapacak bir şey yok, katlanıyoruz demek gerekirken zor katlandığımızı da belirteyim.

Cam köprü, bir U şeklinde dizayn edilmiş yol. Kayalığın tepesine monte edilmiş. Kanyonun zemininden yüksekliği  1450 metre. Cam olması dolayısıyla kanyonun ortalarına kadar havada yürüyorsunuz hissi veriyor. Ancak işletme çok sevimsiz. largeAslında bir köprü olan cam yola fazla yük binmemesi için kalabalık grupları aynı anda almıyorlar, en fazla aile aile ilerliyorsunuz. Buraya kadar tamam.

Ancak artık bize denk gelen kişiden midir nedir fotoğrafçılar sizi öyle saçma sapan pozlara zorluyor ki anlatamam. Güneşin altında gözünüzü zor açtığınız bir sıcaklıkta, kayan ve ayağınızın altında gördüğünüz binlerce metre boşluğun üstünde, oturup kaldırıyor, sarkıtıyor, aptal aptal güldürüyor, pek bir eğleniyor görüntüsü vermek için zıplatıyor v.s. Çaka zaten untitledsadece kenardaki 10 cmlik demir aksamın üstüne basma konusuna takılmışken ve bende ondan sadece bir tık daha cesurken, adamın bu dedikleri bize sadece itici geliyor. Rahat bıraksa etrafı seyredeceğiz. Bir de üstüne konuşmalarımızdan Türk olduğumuzu anlayınca aklı sıra Türkçe kelimelerle hitap ediyor ki o an adamı aşağı atmak isteğiyle dolup taşıyorum. Nevada’da kanyona fotoğrafçı atmak suç mudur acaba? Ağır tahrik olduğu kesin.

Daha sonra geniş bir çadır ile kapatılmış Eagle Point noktasının tam tepelik grand canyonkısmına herkes çıktığı için bizde çıkıyoruz. Nehrin bir dönemecine denk gelen bu yer, bu seferde kanyonun daha yeşilimsi farklı bir yüzünü gösteriyor. İsteyen kavşak noktasında bir tepelik olduğu için daha serince olan bu yerde yemek yiyebiliyor. Tur grupları burada ağırlanıyor.

Biz dünyanın en etkili doğa oluşumlarından birine hava daha fazla dayanılmaz boyuta ulaşmadan veda ederek aynı yoldan geri dönüyoruz. Joshua Tree Forest dolaylarında, Hoover Dam’a yetişmek için acele ettiğimizden midir yoksa, ne de grand canyonolsa Türk olduğumuz için ‘’çölün ortasında kim görecek ya’’ diye düşündüğümüzden midir, uymadığımız hız sınırı yüzünden polise yakalanıyoruz.

Aynı Amerikan filmlerinden bir sahne canlanıyor. Çölde ilerleyen araç, hız limitini önemsemiyor ve iki katı hız yapıyor. Büyükçe bir tabelanın arkasına sinmiş bu anı bekleyen polis cipi görür görmez aniden fırlayarak sirenlerini çalar ve öndeki araca eliyle sağa çek işareti yapar. ( acı bir şekilde aynadan gördük ) Polisi gören araç içindeki çocuklar çığlık çığlığa ‘’ Kaç hoover dambaba ’’diye bağırır.

Tabi ki kaçmıyoruz ve sağa çekip boynumuzu bükerek melül bir vaziyette kaderimizi bekliyoruz. Turist olduğumuzu söylediğimiz polis, ( arabanın plakasından anlaşılıyor zaten ) ’’ I figure that ’’ diyerek bize uyarı yazısı veriyor. İlk sefer ve turist olduğumuz için, Amerikan trafik kurallarına uymamız gerektiği konusunda sertçe bir yazıyla uyarılıyoruz. Ama polis ehliyeti alıp tüm bilgilerini işliyor. Düşünsenize ceza listenizde –hız limiti aşımı, yer: çöl, diye yazacak.

hoover damEzikçe beklediğimiz bir 10 dakika sonrasında ehliyeti verip ‘’ Free to go’’ ( Gitmekte özgürsünüz – o ana kadar değildik yani ) diyerek bizi salıveriyor. Bundan sonra hiçbir hız limitini ihlâl etmediğimiz ve limitlerde bayağı bir düşük olduğu için Hoover Dam’a ulaştığımızda artık güneş en kızgın halini almış oluyor.

Hoover Dam

1935 yılında Franklin Rooswelt tarafından açılışı yapılan Hoover Dam barajının yapımında binlerce işçi çalışmış, binlerce işçinin de hayatına mal olmuş. İnsan eliyle yapılmış en büyük baraj gölü olan Lake Mead, aynı zamanda Amerika’nın hacmi en büyük baraj gölü. http://www.usbr.gov/lc/hooverdam/

Ama en büyük tanınırlığı şüphesiz Transformers filmleriyle sağlamış olmalı. hoover damÜzerinde yürüdüğünüz zaman, boyutlarının dünya dışı uzaylı varlıkların boyutlarıyla orantılı olduğunu görüyorsunuz.

Her iki ucunda otoparklar var, açık veya kapalı. ( 10 dolar )Aracınızı park ederek üzerinde dolaşmak, yönetim merkezini ziyaret etmek ve merdivenle çıkacağınız yol seviyesindeki bir manzara noktası , ziyaret esnasında yapılabilecekler. Ancak biz sadece, arabayı park ettikten sonra tam orta noktasına kadar gidip birkaç fotoğraf çektiriyoruz ve sıcaktan koşamadan, ölmemek için dua ede ede arabaya kadar imagesB831E9P5sürünüyoruz.

Hayatımda böyle bir sıcak görmedim. Yanlış mevsim ve yanlış saat olduğunun farkındayız. Bunun üstüne bir de binlerce metreküplük betonun ve suyun yansıtma kapasitesini eklediğinizde ilk kez sıcaktan gözlerimin içinin yandığına tanık oluyorum. Çaka’nın eline bir su şişesi vererek sürekli içmesini sağlıyoruz yoksa çocuk anında vakum gibi somurulacak.

Yükseklik baş döndürücü, mühendislik dünya harikası ,kesinlikle görülmeye değer. Dünya harikası bir doğal oluşum Grand Canyon’ dan sonra insan eliyle oluşturulmuş bir başka hoover damdünya harikasına şahit oluyoruz. Ve neden turların sabahın altısında kaldırıp getirdiğini net olarak anlıyoruz. Dolaşmamız ve resim çekmemiz 10 dakika sürüyor sürmüyor ama sonrasında su içmek bir yarım saat kadar devam ediyor.

Belki kapalı alanlara ulaşabilseydik en azından güneş altında olmayan yerleri, yönetim ve makine dairesini, sergisini gezebilirdik. Baraj gölünde tekneler dolaşıyor, buraya kanolarıyla gelenlerde var sırf spor olsun diye. Yukarıdan bakınca suya konmuş beyaz sinekler misali iz bırakıyorlar.

SWDrivingTour-daymapas Vegas’taki gezilerimizi bu iki önemli noktayla sınırlıyoruz. Aslında daha çok zaman ayrılmış olsa civardaki pek çok doğa oluşumu ve koruma alanları gezilebilirdi. Örneğin Red Rock Canyon – kızıl kayalar parkını, çöl ortasında oluşmuş kızıl kahve çöküntü kayalarının şekilden şekle girmiş haliyle görmek enteresan olabilirdi. Valley of Fire ‘da ise yerden ateş püsküren gayzerleri uzaktan izleyebilirdik.

Mesafeler uzak olduğu için kısıtlı zamana sığdırmak imkansız ayrıca otellerde o kadar keyifli bir tatlı hayat sunuyor ki sıcaklığı da soluyunca pek dışarı adım atmak istemiyorsunuz açıkçası. Las Vegas maceramız sonuçlanıyor. Kesinlikle tekrar gelmek isteyeceğimiz bir yer oluyor bu tarihsiz, kökensiz ama eğer paran varsa sınırsız özgür çılgınlığı sunan yoktan yaratılmış vaha….

bati-amerika-1-gun-ucus-otele-varis

bati-amerika-2-gun-los-angeles-santa-monica-hollywood

bati-amerika-3-gun-los-angeles-universal-studios

bati-amerika-4-gun-pacific-highway-coast-san-diego

bati-amerika-5-gun-san-diego-harbor-outlet

bati-amerika-6-gun-san-diego-seaworld-gaslamp-quarter

bati-amerika-7-gun-san-diego-coronado-la-jolla

bati-amerika-8-gun-las-vegas

 

bati-amerika-12-gun-boston

 

 

Paylaşın: