22 Haziran Pazartesi
Las Americas Premium Outlets, San Diego Harbour, Balboa Park, Old Town, Seaport Village
Amerika’da her eyalette nasıl farklı kanunlar uygulanabiliyorsa sosyal hayatta da bazı farklılıklar var. Örneğin San Diego’da otellerin çoğu kahvaltıyı ücrete dahil etmiyorlar. Edenler ise bu durumu tercih edilme sebebi olarak konumlarındaki dezavantaja göre kullanıyorlar.
Biz körfezde, deniz kenarı merkeze yürüme mesafesi bir otel seçince kahvaltılı fiyat pahalıya patlıyor. Ne yapalım otelde parasını verir yeriz yanılgısına kapılıyoruz. Aslında otelden çıkıp çok daha ucuz, çok daha tatmin edici seçenekler bulmak her zaman her yerde mümkün ama biz çocuklarla bu tarz bir telaşı kaldıramıyoruz. Üstelik ciddi bir vakit kaybı oluyor.
Nitekim, sevgili odada buzdolabı olmayan ve interneti fahiş fiyat olan otelimizin kahvaltı salonuna iniyoruz ve ücretiyle klasik kahvaltı sipariş ediyoruz. İnanın fiyatında değilim demeyeceğim tabi ki fiyatı da önemli ama Hilton gibi sırf adına inandığımız bir otelde adam başı 25 dolar civarı bir kahvaltıda size haşlanmış patates kakalamaları biraz ağır geliyor.
Konumuna baktığınızda süper bulduğunuz, dışarıdan baktığınızda binadan etkilendiğiniz bu şık görünümlü, isimli otel feci halde bir düş kırıklığı. Yapacak bir şey yok, iki gece daha bu otele katlanacağız.
Amerika’nın bir başka özelliği ise alışveriş cenneti olması. Özellikle Premium Outlets grubu altındaki merkezler, hem Avrupa hem de Amerikan markalarını oldukça ucuza sunuyorlar. Avrupa outletleri bizim paramıza göre pahalı kalıyorken Amerika, meraklılarının bavul bavul alışveriş yapacağı kadar cazip gerçekten. Fiyatları görünce, çılgınca alışveriş yapan insanları yargılamaktan vazgeçiyorum. Çünkü benim kadar meraklı olmayanını dahi yoldan çıkarabiliyor. Birde Amerika’da eğlenmek ve alışveriş yapmaktan başka yapacak bir şey bulamama gerçeği de bir etken tabi.
Dolayısıyla bugünün sabahında otelden sadece 18 dakika süren ( 24 km. )Las Americas Premium Outlets’e gidiyoruz. Bu outlet tamamıyle Meksika sınırında öyle ki arka duvarı tel örgüler. Meksika tarafından da gelen oluyor. Bizim hevesimizde uzaktan da olsa biraz Meksika havasını solumak. Hemen yarım saat mesafedeki Tijuana kasabasını şöyle bir gezelim diye aklımdan geçirmiş olsam da çok fazla insan kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti olduğunu okuyunca gereksiz risklere girmek istemiyoruz.
Sabahı alışverişe ayırdıktan sonra biraz odada dinlenip bu seferde aksi istikamete San Diego ve sarmaladığı körfezi tanımaya çıkıyoruz.
San Diego Harbour
San Diego, Kaliforniya’nın ikinci, ABD’nin ise dokuzuncu büyük şehri. Denizcilik alanında tarihi bir önemi var. Amerika Deniz Kuvvetlerinin Pasifik Filosu’nun ana üssü ve komuta merkezi. Çok kalabalık ve çok gelişmiş bir şehir olan Los Angeles şehir sakinleri de daha sakin olan San Diego’ya sıkça geliyorlar.
Etrafında bulunan uzun plajları ile önemli bir turizm merkezi. İklim olarak Los Angeles’a göre daha nefes alınabilir ( hatta şu an soğukça ) bir kliması var. Ve gezilecek yerlere baktığınızda özellikle çocuklu aileleri cezbedecek çok sayıda park burada konumlanmış. “SeaWorld” tema parkı, dünyaca isim yapmış olan “San Diego Hayvanat Bahçesi” ve “San Diego Safari Parkı”, Legoland gibi parklar çok büyük sayıda ziyaretçi çekiyor.
San Diego Bay ( körfez ) okyanustan bir kanca şeklinde yarımadayla içeri sokulmuş denizin kenarında yerleşmiş. Körfezin kıvrım noktasında havaalanı yer alıyor ve tam karşısındaki ada denilen ama aslında ince bir şeritle ana karaya bağlı olan Coronado Adası’ın da ise Donanma Pasifik üssü yerleşmiş durumda. Burası aynı zamanda ‘’Top Gun’’ filminin çekildiği üs.
Havaalanının güneyinde yer alan liman bugün artık turistik amaçlı kullanılıyor. Harbour Drive yolu üzerinde sırasıyla, Maritime Museum of San Diego ( San Diego Denizcilik Müzesi ), Coronado adasına kalkan feribotlar, USS Midway Museum adı altında gezebileceğiniz bir uçak gemisi ve balık pazarı bulunuyor. Liman, Seaport Village isimli çok sevimli bir açık hava alışveriş kompleksi ile son buluyor. Limanın arkasındaki yerleşim bölgesi, San Diego’nun tarihi merkezi Gaslamp Quarter.
Daha sonrasında ise Kongre Merkezi ve ticari liman körfezin içlerine doğru devam ediyor. Mesela bizim otelin arkası uluslararası muz şirketi Dole’ün antrepoları. Gelen giden tır ve konteynerler tüm dünyayı muzla biz besliyoruz diyorlar. Körfez nihayetinde bazı bölgeler aynı zamanda bir çeşit lagün olduğu için Doğal hayatı koruma parklarına ayrılmış. Bu ‘’Wildlife Preserve’’ yaban hayatı koruma alanları Seaworld’un bulunduğu Mission Körfezinde de oluşturulmuş. Doğaya, okyanusa, hayvanlara saygılı ve önem veren bir şehir görünümü sunuyor San Diego.
Biz artık bir kez daha bir uçak gemisini gezmeyerek yanındaki rıhtımdan kalkan gezinti teknesi Hornblower Cruises’a biniyoruz ve bir saat süren körfez turu yapıyoruz. 4 kişi 60 $. www.hornblower.com Az önce anlattığım körfez kavisini gezdiriyor. Ek olarak körfezin ağzına kadar götürüp La Playa bölgesinin sahil kısmında, Point Loma adı verilen denizaltı üssünün deniz üzerindeki rıhtımlarına uzanmış fokları gösteriyor ki işte sırf bunu görmek için gidilir.
Dünyanın en güçlü ülkelerinden birinin Pasifik donanma üssünün tam karşısında, arka arkaya sıralanmış beş uçak gemisinin biraz ilerisinde, deniz altıların yanaşması için yapılmış ahşap rıhtımların üzerinde, okyanusta tıka basa beslenip ağırlaşmış bir sürü fok, başlarında nöbet tutan pelikan sürüsüyle, yatmış öylece sineksiz bir öğleden sonra geçiriyorlar. Onların kayıtsız keyfini seyrederken dünyanın bazen ne kadar anlamsız olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.
Limandan ya da farklı duraklardan binebileceğiniz bir otobüs turu, size aynı yerleri karadan gösteriyor ve tabi Gaslamp Quarter’ın görülmesi gereken 1. Ve 4. Caddelerini, tepelerde yer alan Balboa Park’ın ana bölgesini ve havaalanının arkasında kalan Meksika kasabacığı Old Town’ı da gezdiriyor. İsterseniz ayrıca bir, marinaya ve Point Loma’ya götüren ‘’Seal Route’’ deniz aslanları görme yolu da yapabiliyorsunuz. www.TrolleyTours.com
Balboa Park
Balboa Park, http://www.balboapark.org/ tamamıyla bir gün geçirilebilecek bir kompleks. Müzeler, gösteriler, oyun alanları, bahçeler ne arasanız var. San Diego Air & Space Museum ( Uzay ve Havacılık Müzesi ) ,San Diego Automotive Museum ( Araba Müzesi ), San Diego Model Railroad Museum ( Demiryolu Müzesi ), San Diego Natural History Museum ( Doğa Tarihi Müzesi )ilgi çekebilecek müzelerin sadece birkaçı. Bir kukla tiyatrosunun da olduğu müzik ve sahne gösterileri yapılıyor.
Küçük bir dönme dolap, parkı boyluca dolaşan bir mini tren, dünyaca ünlü San Diego hayvanat bahçesi ( www.sandiegozoo.org ) evlerin mimari özellikleriyle birebir canlandırıldığı bir İspanyol kasabası, Avustralya, Japon, Florida, çöl ve Zoro bahçeleri gibi enterasan konseptli botanik bahçeleri ve tenis, golf, bisiklet, bowling gibi her çeşit sporun yapılabileceği kompleksler yer alıyor.
Old Town
San Diego’nun Old Town denilen bölgesi ise, 1820-1870 yılları arasında yapılaşmış yerleşimi ifade ediyor. İspanyol kökenli Avrupalıların gelip yerleşmesi ve daha sonra Güney Kaliforniya’nın Amerikan Birliğine katılmasıyla bir kimlik kazanmış. Sokaklarda ve tarihi park ( State Historic Park )içinde bu dönemler ve sonrasında yapılmış pek çok eski evi görebiliyorsunuz. Bazaar del Mundo denilen bölge, rengârenk Meksika ışıltısıyla süslü restoranlarda ‘’mariachi’’ şarkıcılarını dinlemek için gelenler ve el sanatı ürünleri almak isteyenler tarafından tercih ediliyor. www.bazaardelmundo.com
Seaport Village
Tekne turundan indikten sonra hoşumuza giden sahil boyunca yürüyerek Seaport Village’a geliyoruz. Bu açık hava sahil kompleksinde 70 kadar mağaza ve restoran yer alıyor. Basit yapılar Viktoria stilinden Meksika stiline varan bir seçki izliyor. Merkez noktasında küçücük bir dönme dolap var. Belki açık hava belki deniz kenarı olduğu için bu insani boyuttaki sempatik çarşıdan çok hoşlanıyoruz.
Bir gün önce Elazığlı pedicamci arkadaşın önerisi üzerine Harbour House denilen ağırlıklı deniz ürünleri yapan restoranda yemek yiyoruz. Ahşap bir antrepo görünümündeki restoranı beğeniyoruz. Bir daha gelirsek bu çarşıya en yakın olan Grand Hyatt San Diego otelinde kalmaya karar veriyoruz. Devasa görüntüsü biraz ürkütse de bir o kadar da çekiyor. Özellikle gece ışıltılı görünümü parlayan dev bir uzay üssünü andırıyor.
San Diego’nun okyanus kokan sahilleri ve Meksika’dan esen ılık rüzgarlar, görür görmez bulaşan fokların umarsızlığıyla birleşince, bu küçük görünümlü ama düzenli ve sakin şehri sevmenize sebep oluyor….
bati-amerika-1-gun-ucus-otele-varis
bati-amerika-2-gun-los-angeles-santa-monica-hollywood
bati-amerika-3-gun-los-angeles-universal-studios
bati-amerika-4-gun-pacific-highway-coast-san-diego
bati-amerika-6-gun-san-diego-seaworld-gaslamp-quarter
bati-amerika-7-gun-san-diego-coronado-la-jolla
bati-amerika-9-gun-las-vegas-grand-canyon-hoover-dam